Cumhuriyet Bayramı ve Google'ın Jesti..

2

Saat: 10:17 | Yazar: Burak Doğan

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.. Bugüne kadar kutlananların en değerlilerinden biri, çünkü hissetmeye en çok ihtiyacımız olduğu zaman.. Sözde 2. Cumhuriyetçilerin ilk bayramımızı kutluyoruz düşüncesinden dolayı, onları destekler şekilde söylemiyorum, tam tersine, şu düştüğümüz halde, bizi bu bataklıktan çıkartacak şeyin milli benliğimiz olduğundan böyle konuşuyorum..

Ülkede farklı hareketler olmaya başladı.. Doğu Anadoluya giden otobüsler durdurulup, insanlar indirilip İstiklal Marşı okutulup tekrar bindirilmeye başlandı. Bir şehit için Kayseri'de 300.000 kişi toplandı. 29 Ekim resmi geçitleri birer mitinge dönüştü, özellikle iktidara karşı bir şekillenme söz konusu. ABD karşısında sergilenen teslimiyetçi politika, milleti kızdırmaya başladı. Hala 5 Kasım bekleniyor resmen.

Medyada değişik bir durumda.. Ilımlı insan Ertuğrul Özkök kalkıp şahinleşiyor, diğerleri frenlemeye çalışıyor, herkes birbirine giriyor.. Bu sefer genel bir Hürriyet şahinleşmesi var ortada diyende var, Hürriyetin yine bir şeylerin peşinde koştuğunu iddia edende.. Ama yinede bunlar ortalığı karıştırmak isteyenler için mükemmel kozlar.

Bu halde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamaya, bir STK üyesi olarak, kortejde yürümeye gittim. Hem görüşlerimi, hemde çekebildiğim 1-2 resmi paylaşayım sizinle.. Önce elbette görüşlerim..

5 senedir kortejlerde yürüyüşlere katılıyorum. İlk görüşüm, katılımın önceki senelere göre en az %50 arttığı şeklinde. Bir 2x2 mt Atatürk pankartı, bütün herkesi etkileyip, hepbir ağızdan slogan atmalarını tetikliyordu bundan önce görmediğim şekilde.. Askerler geçmiş zamanlardaki gibi sonuna kadar destek toplarken, bu sefer gördükleri ilgi neredeyse onları bile şaşırtıyordu.. Yani toplamda beklediğimiz ilgiden çok daha fazlası vardı İzmirde..

Google ise uzun zamandır sürekli istediğimiz şeyi veriyordu bize, 23 Nisan'dan sonra Türk Bayrağını Google Logosunun içine ikinci defa işleyerek.. L harfini kaldırmış, oraya şanlı bayrağımızı koymuştu.. Belki yaptığımız baskılar işe yaramaya başladı, belkide Google, değişen Türkiye Müdürü ile yeniliklerine başladı.. İşallah her yerde sesimizi daha kolay duyururuz bundan sonra.. Çünkü ihtiyacımız var..

Kortejden güzel anlar Fotoğraf Albümü'nde..

Yazının devamını okuyun...

Cihan Oskay - Maskeli Toplar

0

Saat: 15:24 | Yazar: Burak Doğan

Cihan Oskay, yapılan inanılmaz reklamların hemen ardından, Star TV'deki Telegol Programına Serhat Ulueren'in karşısına "itirafçı" adı altında çıkmıştı.. Bütün soruları içtenlikle yanıtlamış, Oktay Derelioğlu'nun ve sözde şike yapan kişilerin seslerini kayıt etmiş, bunları yayınlamıştı.. Elbette bu yayınladıkları etrafta çok ses getirmiş, karşı davalar açılmış, bi sürü olay olmuştu. Kendi açtığı davalarda vardı elbette, ama bunların her türlüsü zaman aşımı dolayısıyla düşmek zorunda kalmıştı.

Anlattıkları, yenilir yutulur cinsten değildi aslında Oskay'ın.. Verdiği isimler arasında Aziz Yıldırım, Sinan Engin, Affan Keçecioğlu, futbolcular Alpay, Fatih Akyel, Sergen Yalçın Oktay Derelioğlu gibi isimler vardı. Beklediği yankı oldu ama, sadece 2-3 gün sürebildi.. Sonra Cihan Oskay herhalde baktı düşündüğü voleyi vuramadı, birde kitap çıkarayım dedi.. Bende hadi bir alayım dedim, keşke almasaydım..
Kitap başlı başına hatalar silsilesiyle dolu.. Her sayfada ya bir - iki anlatım bozukluğu ya da kelime yanlışı var. Harf hatalarından geçilmiyor. Kitap bu yahu!! Hiç mi kimse kontrol etmedi bunu? Bu kadar mı acelesi vardı? Tanju Rıdvan ile ilgili konular geçiyor kitapta, 2 sayfa sonra ancak resimi koyabilcek yer bulmuş.. Yahu insan aynı sayfaya ya da yan sayfasına basar resmi..

3. kişi ile anlatılmaya çalışılmış, bir anda, "çok severim Tanju'yu" gibi bir cümle geçiyor, deliriyorsunuz mahvettiği için bütünlüğü.. Anlatırken kullandığı cümlelerde tam bir felaket zaten, okumak istemiyorsunuz. Zorladım kendimi kitabı bitirebilmek için, dün gece olan uykumu kaçırdı adam cümle bozukluklarından fırlattım attım kitabı..

Peki içerik.. Hadi vazgeçtin anlatmak istediği şey.. Yani Türkiye'de her yerde fışkırabilcek türden şeyler sanırım.. Şike iddiaları.. İnkar edenler.. İspatlarıyla anlatılmaya çalışılmış olaylar. İtirafçı dışında herkesin tersini iddia ettiği yazılar.. İnanmak isteyen için inanılacak bir sürü şey var, iddia edilen şeylerden çok kolay kaçış yollarıda var.. Konular dikkat çekici, çok önemli mevzular olabilir ama, tadımı kaçırdı anlatım düzeni üslubu adamın.. Çok başarılı bir kitap olabilecekken, rezil rüsva bir düzen olmuş.. Editör'den falan geçtiğine de ianmıyorum.. Word'de yazmış, sonrada bakılmadan basılmıştır bu kita.. Ondan tadım kaçtı yani..

Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi Sonuçları (3. Hafta), Puan Durumları ve Golleri

0

Saat: 12:07 | Yazar: Burak Doğan

Şampiyonlar Ligi, 3. Hafta 2. gün sonuçları ve puan durumları, çıkan sürprizlerle beraber şu şekilde sıralandı;

Beşiktaş'ın grubunda, Porto ile Marsilya 1-1 berabere kalarak ekmeğimize yağ sürdü:) Şu anda Marsilya 7 puanda, Porto 5 puanda, Beşiktaşımız 3 puanda, Liverpool ise 1 puanla son sırada.

Diğer gruplarda ise;

B grubunda, Rosenborg, Valencia'yı 2-0 yenerek en büyük süprizlerden birini gerçekleştirdi. Aynı grupta, Chelsea de Schalke'yi aynı skorla geçti. Şu anda Chelsea 7 puanla lider, 2. 4 puanla Rosenborg, 3. averaj farkıyla ve 3 puanla Valencia, ve sonuncu Schalke.

C grubunda, Real Madrid, Olympiacos'u 4-2, Werder Bremen'de Lazio'yu 2-1 ile geçti. Şu anda grupta Real Madrid 7 puanla lider, Olympiacos 4, Werder Bremen 3, Lazio 2 puanda.

D grubunda ise, Benficai Celtic'i 1-0 ile geçti. Milan ise gol oldu yağdı, Shaktar'a 4 tane attı. Bu sonuçlarla Milan 6 puan ve averajla lider, Shaktar 6 puanla ikinci, Benfica 3 puanla üçüncü, Celtic ise 3 puan ve averajla dördüncü..

İşallah hem Beşiktaş hem Fenerbahçe gruptan çıkar, ilklere imza atmaya devam ederiz..

Yazının devamını okuyun...

Beşiktaşıım Oleeeyyy..

2

Saat: 11:29 | Yazar: Burak Doğan


Gerçekten efsane maçlarından birini çıkardı Beşiktaş dün gece Liverpool karşısında. Bundan önce Chelsea, Barcelona, PSG gibi devleride net skorlarla geçmişti Beşiktaş ama, bundan önce verdiği 2 maçın etkisiyle olsa gerek, hiçkimse tam anlamıyla galibiyet beklemiyordu. Ama maçın başlamasından itibaren, herkes sahayı bıraktı önce, tribünlere odaklandı.. İşte taraftar, işte Türkiye, işte destek.. İnanılmaz, 105 dakika susmayan bir taraftar, mükemmel pankartlar, maçın başındaki "şehitler ölmez vatan bölünmez" bayrağı inanılmazdı.. Gelin bir kaç pankart paylaşayım sizlerle..

Çarşı her zamanki mükemmel pankartlarıyla ortalığı doldurdu.. Bir sürü Türkçe olsun İngilizce olsun pankart vardı.. Ama en ilgi çekicilerinden biri buydu..Bir gece ansızın 81 Düzce, 82 Musul, 83 Kerkük oluverir dedi.. Nerden bulurlar bunları..
Kaz Dağları'nın üstü Altından daha değerlidir diyerek, her zamanki çevreye duyarlı mesajlarından birini daha verdiler.. Çarşı gerçekten bu işte bir numara..

Gelelim maça.. Beşiktaş süper, Liverpool ise bu süperliğin altında ezilen bir top oynadı.. Hakan'ın sakat halde kurtardığı toplar herkesin takdirini kazanırken, Bobo'nun attığı 2. harika gol ve Serdar'ın golü bize galibiyet getirdi.. Bu sonuçla beraber grup birbirine girdi, Liverpool 1 puanda kaldı, Marsilya 7 puanla lider, 5 puanlı Porto 2., 3 puanlı Beşiktaş üçüncü oldu.. Bu puanlara göre 2 galibiyet Beşiktaşı gruptan çıkarır, ama 2 beraberlik uefa'ya bile götüremeyebilir.. Çok karıştı ortalık çok.. Ama bu Beşiktaş yapar, burda gruptan çıkar.. Beşiktaşım oleeeyyy...






Yazının devamını okuyun...

Sahasında 7-0 Yenildi, Taraftarın Önünde Diz Çöktü!

0

Saat: 14:58 | Yazar: Burak Doğan

Slavia Prag karşılaşmasında, bundan önce görülmemiş bir olay oldu. Şampiyonlar Ligi'nde Arsenal ile karşılaşan Slavia, maçı kendi sahasında 7-0 kaybetti. Ama herşey bir yana, bu Şampiyonlar Ligi'nde bir rekordu. Birde olaya Slavia Prag açısından bakalım. 3 maç, sıfır puan, ve yenilen bir deste gol.. Taraftardan maç sonrası özür dilemek isteyen Slavia Prag'lı oyuncular, en ateşli taraftarların olduğu bölümün önüne gidip yere diz çökmüşler ve kendilerinden özür dilemişler.. bugüne kadar ben böyle bir hareket görmemiştim, herhalde tartışılır baya bu olay.. Buyrun izleyin..


Yazının devamını okuyun...

PSV Eindhoven - Fenerbahçe! Elimizden Kaçtılar!

0

Saat: 13:48 | Yazar: Burak Doğan

Dün gece, Fenerbahçe'mizin artık tecrübesini ortaya koyması gereken, Inter ve CSKA maçlarının sonuçlarının tesadüf olmadığını kanıtlaması gereken bir maçtı. Ve gerçekten maç başından sonuna öyle güzel geçti ki, artık herkes, Fenerbahçe'nin eski tecrübesizliğini üzerinden attığını ve Avrupa'da daha başarılı olabileceği konuşmaya başladı. Maçtan önce bu hale takım nasıl geldi onu konuşalım;

İlk önce elbette Zico! Ne olduda Zico birden kendine geldi ve 60 maçtır 70 metrede top oynayan Fenerbahçe takımı bir anda 40 metrelere inmeye başladı? Hep söylenen en önemli ayrıntı buydu ve Fenerbahçe bunu yapar hale geldi. Bunun sonuçlarıda çok güzel geri dönmeye başladı. Aurelio'nun mükemmel ön libero performansına 2 senedir "nasıl olduysa" kendini geliştiren Deniz eklendi ve daralan alanda pres özelliğimiz artmaya başladı. Defansa gelince.. Geçen sene bütün spor yazarlarının "kazma" diye nitelendirdiği Lugano ve Edu harikalar yaratmaya başladı. Bunda elbette Roberto Carlos'un takıma katılışının ve tecrübeleri ile onları yönlendirmesinin büyük önemi var ancak, onlarda takıma uyum sağladıkça tecrübelerini göstermeye başladılar. CSKA maçındaki kötü performansı dışında, Edu, Brezilya Milli Takımında oynayacak düzeye gelirken, Lugano'yu Juventus'un izletmeye başladığı öğrenildi. Sonuçta kaliteli ve çok fazla hücum oyuncuları sağından soluna döndürmeyen türde iki oyuncu ki arkalarında yedek bekleyen Yasin, genelde sağ bek oynayan Önderde çok başarılı oyuncular. Sene başından beri yırtındığım Gökhan'ı sonuçta gördüde Zico, neler yapabileceğini beraber izledik.. Roberto Carlos mu? Ne diyeyim yahu, bi simit alda gel be Carlos.. Solda millet sana yaklaşmazken yersin:D

Orta alanda, Denizin beklenmeyen performansı, Appiah olmadığında bizi çok önemli bir yükten kurtardı. Bu maçta, Aurelio ile birlikte ikisi 11'er kilometre koşmuşlar.. İnanılmaz bir rakam.. Appiah kendine geldiğinde ise çok daha seçenekli bir ön libero sistemimiz olacak. Ama bu maçtada hem Deniz, hem Aurelio ne kadar başarılı olduklarını gösterdiler. Ya inanmazsınız, Deniz, top kesmesi dışında, ayağından top çıkarmaya ile başladı:D

Zico'nun kendine geldiğinden beri oynattığı sistemde, beklere ve açıklara çok iş düşüyor. Carlos - Vederson ikilisi bu işi birbirlerini kollayarak süper geliştirirken, sol kanat süper işliyor. Sağ kanatta ise Önder oynarken, hücum eksikliği göze çarpıyor ve oraya monte edilen Deivid'de kanat oyuncusu olmadığından ortaya daha çok giriyor, gol kokluyor. Daha çok geçen seneki Tuncay'ın işini yapıyor yani. Ama bu durumda sağ kanadımız hücum açısından yetersiz kalıyor. Ama inanıyorum ki Gökhan'ın oraya monte edilmesi, sağ kanadımızdada çok şey değiştiricek.

Önemli bir bölgenin 3 adamı: Alex - Ali Bilgin - Tümer.. Tümer sezon başından beri bizde sakat, milli takımda neredeyse ilk 11.. Geçtim.. Ali Bilgin dün akşam, Alex'in sakatlanmasıyla çok güzel işler yaptı, çok koştu, geleceği çok parlak elbette.. Kullanabilirsek bizim için süper trasfer kendisi. Ama malesef Alex kadar yaratıcı değil, gol yollarında onun kadar etkili değil.. Yinede iyi bir yedek olduğunu, bu maçta kanıtladı, takım olarak oynamamıza katkısı çok büyüktü. Ve koştu.. Deivid atılmasına rağmen orta sahamız bu sayede düşmedi, Alex olsaydı daha çok zorlanabilirdik açıkçası.

Ve forvetler, en sorunlu bölgemiz.. Kezman, istediği sistem, oyun şablonumuza uymadığı için çok zorlanıyor. Sonuçta Alex bu takımda oynuyorsa iki forvet oynama imkanımız yok. Haliyle tek forvet oynayıncada, sırtını defansa yaslayabilen, top tutabilen, kafa topunu indirebilen bir adama ihtiyaç var. Elimizde buna benzer forvet sadece Semih. Ama o da "çabuk" değil yeterince.. Yoksa kaleciden gelen topu içeriye ittirmişti Anelka olsa mesela.. Kafa topu almak içinde yeterince uzun değil. İhtiyacımız olan forvet, uzun bpylu, sırtını defansa yaslayıp top dağıtabilecek, yırtıcı bir forvet. İşallah ara transfer zamanında bu açığımızı kapatır, daha başarılı bir kadro oluruz.

Birde elimizde joker Kazım var:) Colin Kazım. Sağ açığa koyuyorsunuz kanat gibi oynuyor, forvete koyuyorsunuz dün akşamki gibi, defansı zorluyor, top taşıyor.. İngilterede bir kere alt yapı eğitimi almış ve yıkılmıyor.. Onunda daha çok zaman bulması gerektiğini düşünüyorum.

Dün gece en büyük eksiğimiz son vuruşları yapamamaktı.. Topu kale önüne kadar getirdik 4 kere Semihle, Aurelio vurdu olmadı, Carlos vurdu olmadı.. Alex kesti yine olmadı.. Ama olacak.. Artık taraftar takımına güveniyor, başarıların gelmeye başladığını düşünüyor.. Yüzümüzü kara çıkarmayın be aslanlar.. İkinci tura, Çeyrek Finallere işallah..



Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi Sonuçları, 3. Hafta

0

Saat: 10:04 | Yazar: Burak Doğan

Fenerbahçe için güzel geçen bir Şampiyonlar Ligi'nden hepinize tekrar merhaba.. Dün akşam oynanan karşılaşmalarda, bizim için en önemli olan maç, elbette Fenerbahçe'nin maçıydı. Ve elbette kendisi farklı bir yazı olacak. Ama öncelikle aldıkları başarılı sonuçtan çok, oynadıkları kimlikli futboldan dolayı kendilerine teşekkür etmek istiyorum.. Çünkü ülkemizin en ihtiyacı olduğu dönemde, böyle başarılar o kadar çok destek veriyor ki bize... Fenerbahçe'nin ve grubunun sonuçlarına girmeden, diğer maçların sonuçlarını verelim;

E Grubu'nda FC Barcelona, Rangers deplsmanından golsüz beraberlikle dönerken, grubun oynanan diğer karşılaşmasında Lyon, Stuttgart deplasmanında 2-0'lık galibiyet aldı. Bu sonuçlarla beraber, grupta 7 puanı olan 2 takımdan Barcelona 1., Rangers ise 2. durumda. Bu galibiyetle 3.lüğe tırmanan Lyonu, puanı olmayan Stuttgart izliyor.

F Grubu'nda Premier Lig temsilcisi Manchester United, Dinamo Kiev'i deplasmanda 4-2 yenerek 9 puanla liderliğini sürdürdü. Diğer karşılaşmada AS Roma ise, kendi sahasında konuk ettiği Sporting Lizbon'u 2-1 yenerek rakibini ülkesine puansız gönderdi. Bununla beraber, grupta, Manchester United 9 puanda, Roma 6 puanda, Sporting Lisbon 3 puanda, Kiev'in ise puanı yok..

H Grubu'nda ise son 2 sezonun UEFA Kupası'nı müzesine götüren Sevilla, kendi sahasında Steaua Bükreş'i 2-1 mağlup etti. Steaua'nın tek golünü Galatasaray'ın eski oyuncusu Petre kaydetti. H Grubu'nun bir diğer karşılaşmasında ise Arsenal, Slavia Prag'ı 7-0 gibi ezici bir üstünlükle mağlup etti. Maçtan sonra Wenger, maçı kazanacakalrını tahmin ettiğini, ancak bu kadarda fark olacağını düşünmediğini dile getirdi. Gruptaki puan durumunda ise Arsenal 9 puanla başı çekiyor, 6 puanlı Sevilla 2., 3 puanlı Steaua 3., puanı olmayan Slavia ise sonuncu durumda.

Yarınki maçta, Beşiktaş'a başarılar diliyor, işallah Liverpool'u yenerek grubunda devre dışı bırakacağını ümit ediyoruz.

Yazının devamını okuyun...

Şehitlerimiz, Askerimiz, Yanında Hükümetimiz... SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ?

6

Saat: 09:26 | Yazar: Burak Doğan

Bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyorum.. Neyi mi? Mesela herkesin ağzında olan şeyleri: Dolar düştü, Başbakan yaptı.. Borsa çıktı, Başbakan yaptı.. İşsizlik düştü, Başbakan Yaptı.. Enflasyon düştü, Başbakan yaptı.. Sayın Başbakanımız bunların hepsinide kabul etti. Peki neden terör artınca bunu Başbakan yapmadı da Asker yapmış oldu? Bundan 6 ay önce, bağrına çığrına tezkere isteyen, hemde Genel Kurmay Başkanının ağzından bunu duyan sayın Başbakanımız neden tezkereyi çıkarmadı da bizi bu duruma sürükledi? Gelin açalım şu olayları biraz.. Canım sıkılıyor çünkü çok..

Şimdi gözümüzün önünde ilk önce bir 30 Trilyon davası var. Referandum olduğu gün, askerlerimizin katledildiği gün, bu açıklanıyor. Hemde üzerine, dün akşam bazı televizyon kanallarında, benim duymadığım ama arkadaşlarımın duyduğuna göre, 56 trilyona çıkartılmış ödenek. 19 Trilyon!! yenileme, 37 Trilyon!!!!! yeni eşya.. Hadi 30 üstünden konuşalım.. SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ??

Haşim Kılıç, tüm bu olayların sırasında, Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçildi. Çok önemli bir koltuğa daha sessiz sedasız, 2 senedir sadece vekalet edebilen, Refah ve Fazilet Partilerinin kapanmasına "Red" kararı veren, Merve Kavakçı'nın yemin etmesinde herhangi bir engel olmadığını savunan ve son olarak, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik anayasa değişikliği paketinin iptali istemini reddeden bir kişi getirildi.. Kadrolaşma, şehitlerimiz daha çatışmanın içindeyken devam ediyor. SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ?

12 kardeşimizi kaybettik. Bu sırada oy veren Başbakanımızın eşine mikrofon yönelttiler. Oda sorulan sorulara verebileceği en alakasız cevapları verdi. Birde o açıklamaları yazıp sinirimi tavan yaptırmayayım.. SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ?

Bu sırada, sayın Başbakanımız, Rice'ın 3 günlük izin talebini açıklıyor.. Bu kadar aciz durumda mıyız? Bu kadar her dediklerini dinlemek zorunda mıyız? Biz kendi kendimize karar verebilen bir yapıda değil miyiz? Hani demokrasi? Ben Bush'u seçmiyorum ki, kendi Başbakanımı seçiyorum. Seçilen Başbakan, kendisi karar vermeyecekse ben bu işten ne anladım? Bu kadar stratejik bir durumdayken, İngilterede bu kadar önemli ne var? Ordan da mı iazet almak lazım birşeyler yapabilmek için? Kendi elimizle, kendi suyumuzu içemeyeceğiz yakında. SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ?

Bugüne kadar Barzani, Talabani kim çıksa, yağsa gürlese, bir cevap vermeyen Başbakanımız, şu anda çıkıp konuşunca ne kadar takılıyordur ki ? Bugüne kadar her seferinde bir karış toprağımızı bile vermeyeceğimizi durmadan bağırırken, Güneydoğumuzda, Doğumuzda Kürdistan diye gezinenlere nasıl cevap verilmez ki? Avrupa Birliği bilmemne toplantılarında TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin haritası değiştirilirken tepki vermeyenler şimdi tepki vermeye kalkınca komik duruma düşmez mi? Acaba, Doğu'dan aldığı oyları kaybetmek istemeyen bir hükümet, mümkün olduğu kadar denge politikası mı izlemeye çalışmaktadır? Her türlü ödünü vermeye bu amaçla mı devam etmektedir? Yerel Seçimleri Mayıs'a almayı düşünen hükümet, şu anda bile bu düzene dikkat etmeye mi çalışmaktadır?

Hükümet'in Doğu Anadoludaki bazı milletvekilleri, tezkerenin verildiği toplantıya katılmazken, kulislerde, bu kararın geçmesine karşı olduklarını söylemişler. Güney Doğu'ya gittiğinizde, hiçkimse, ama hiçkimse savaş istemiyor bunu biliyor musunuz? Tezkere'nin geçmesini istemiyorlar, çünkü Kuzey Irak'takiler, onlarında akrabaları.. Acaba bugüne kada, bu politika akıllarının bir köşesinde işlemekte miydi?

Allah aşkına, ne olur dürüst olun.. Ne olur çıkıp bir iki karar alın kendi başınıza.. Çıkıp kabadayı gibi konuştuktan sonra, ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR dedikten sonra, şu anda yan gelip yatanlar, 6 ay önce tezkere verilseydi bu halde olacak mıydı düşündünüz mü hiç?

SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ??????????........



Yazının devamını okuyun...

Fenerbahçe, Beyonce Konserini İptal Etti..

0

Saat: 09:14 | Yazar: Burak Doğan


Fenerbahçe Spor Kulübü, 100. yıl etkinlikleri kapsamında, Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda yapacağı Beyonce konserini, içinde bulunduğumuz durum dolayısı ile iptal etti. Satılan bütün biletlerin geri alınacağı açıklanırken, Beyoncé'ye ödenen kapora 1 Milyon $'da yakılmış oldu. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün resmi açıklaması şu şekilde..

Hakkari ilimizin Yüksekova ilçesinde güvenlik güçlerimizi ve sivil vatandaşlarımızı hedef alan saldırıları esefle ve nefretle kınıyoruz. Ulusumuzun acısını en derin ve içten duygularla paylaşıyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak terörü bir kez daha lanetliyor şehitlerimize tanrıdan rahmet ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Tarihi boyunca çok büyük mücadeleler vermiş, vatanını kanının son damlasına kadar savunmuş ve sayısız şehitler vermiş ulusumuzun bu sıkıntıları birlik beraberlik ve sağduyu ile aşacağına, gereken her türlü adımı korkusuzca atmaktan kaçınmayacağımıza olan inancımız tamdır. Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu bu elim gelişme üzerine olağanüstü toplanmış ve bu toplantı neticesinde de 100. yıl etkinlikleri kapsamında 24 Ekim Çarşamba saat 20:30`da gerçekleştirilecek Beyoncé konserinin yapılmaması kararını almıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur

Fenerbahçe Spor Kulübü



Yazının devamını okuyun...

Beşiktaş Bütün Takıma Kaleci Antremanı mı Yaptırıyor?

0

Saat: 16:18 | Yazar: Burak Doğan

Bizim arkadaşlarla merak ettiğimiz bir mevzu var. Açıklayayım: Ben Trabzonspor maçını izlemedim. Ama Fenerbahçe maçında kaleyi koruyan Pancu'yu çok iyi hatırlarım:) Pekiiii.. Trabzon maçındada aynı mevzu olunca, yine kaley bir yabancı geçti ve arkadaşlarımın anlattığına göre gayette takdir topladı. Futbolculuktan gelip kaleci olmak kolay mı, yoksa Beşiktaşlı futbolcular gerçekten bunun antremanını mı yapıyor? Gelelim mevzuya yani..

Bazı takımlarda, antremanlar sırasında, çift kale maç yapılırken, bazı oyuncular kaleye, kalecilerde oyuna geçer. Oyuna girecek oyuncu kalmaması durumunda oyuna kalecinin geçmesi zordur ama, bir kaç seferdir denk geldiğimiz gibi oyuncular kaleye geçiyor. Genelde sadece gazetecilerin fotoğraf çekilmesi için kaleye geçirilen oyuncular, demekki Beşiktaşta, ciddi anlamda kaleyede geçiriliyor.. Fenerbahçe maçında Pancu, bu maçta Bobo bunu yapınca, gerçekten buna inanmaya başladım, birde üstüne her takımın yapması gerektiğine inandım..

Fenerbahçe'de olsa kim geçer kaleye acaba.. Kezman olabilir, Deivid olabilir.. Forvet olması gerek ki, en azından defanstaki oyuncular dahada gömülsün, sağlama alsın kaleyi.. Alex, Semih boydan kaybeder, Vederson, Roberto defansa yardıme eder falan.. Sanırım Kezman geçer ya.. Hiç denk gelmedi daha ama, belli olmaz Türkiye burası, çıkıverir Rüştü'ye çıktığı gibi bir tane inadına bayrağı deli gibi sallayan..

Yazının devamını okuyun...

Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde Yenilik: 30 Trilyon!!!

4

Saat: 10:17 | Yazar: Burak Doğan

Geçen gece, kardeşlerimiz, yurdumuzun bekçileri hain bir pusuda şehit düştüler.. Daha bndan 1 hafta önce yine 15 kişiyi hain bir saldırıda kaybettik. Herkes seferber oldu, bütün Türkiye birlik olduk, Şehit Aileleri için 60 Milyon YTL topladık. Peki şimdi, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün yeniden düzenlenmesi için 30 Milyon YTL ödenek nasıl çıkartılır? Bunun akla, mantığa uygunluğu nedir? Haydi gelin birde diğer taraftan düşünelim. Çankaya Köşkü'nü öyle bir bırakmışki Sayın Ahmet Necdet Sezer ve eşi, kullanılacak halde değil.. Ancak 30 Trilyona biter bu iş.. Gerçi zaten %60 Cumhurbaşkanı ödentisi arttırılıyor ama, bunada bir 30 trilyon çalışır yahu.. Şimdi düşünme zamanı,...

Askerimiz inanılmaz bir yürekle çarpışıyor. Biz, kendi elimizle para toparlayıp, şehit ailelerimize gönderiyoruz. Bu ülkenin en zenginlerinden çıkan para 60 Milyon YTL. Ve o sırada, Çankaya Köşkü'nün ödenti bütçesi geliyor 30 Milyon YTL.. Ne olur insaflı olun, ne olur birazcık mantıklı olun. Devletin her YTL'ye ihtiyacı varken, moralle askerlerimiz desteklenmesi gerekiyorken, bu hareketleri nasıl yapabiliyorlar? Makamdan, Suriye Devlet Başkanı Esad'ın eşiyle çıkarken son derece modern çizgileriyle objektiflere poz veren Hayrunnisa Hanım, Dışişleri Bakanlığı Konutu'nu yaptığı gibi, oymalı kakmalı mobilyalarla dolduracak herhalde Köşkü.

Bakın! Sayın Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığı bütçesini bile tam olarak kullanmamışken, bu bütçeyi %60 arttırmak, üzerine bu kadar parayı çarçur etmek istemek, ülkemiz diken üstündeyken insanın biraz içine dokunur, birazcık haline tavrına dikkat eder.. Ben böyle pervasızlık görmedim!

Yazının devamını okuyun...

Eylül 2007'de Türkiye Google'da Ne Aramış?

2

Saat: 09:54 | Yazar: Burak Doğan

Google'ın her ay sonu yayınladığı "Zeitgeist"te belirli bölgelerde, en çok hangi kelimelerin arandığı açıklanıyor. Ve Türkiyede elbet bu parçalardan biri. Ve inanmayacaksınız ama çok ilginç kelimeler var.

Sonuçta yıllardır bilinen birşeydir ki; misspelled dedikleri yanlış kelimelerin aratılması, bizim ülkemizdede karşımıza çıkıyor hemde 8. sıradan. Aslı MIRC olan chat programı ülkemizde "mırç" olarak deliler gibi aratılmış, birde ilk 10'a girmiş. Sıralı listede çok şaşırtıcı kelime öbekleride var. Liste şu şekilde;

1-Rapmatix ( Online bir rap sitesi )
2-Umut
3-kr
4-Acer
5-Gitti Gidiyor
6-Snoop Dog
7-Oyna
8-Mırç
9-Cadı Oyunları
10-Grup Yorum
11-Mafia
12-siir (yine bir yanlış yazm daha)
13-2002 Seçim Sonuçları
14-Gaziantep Universitesi
15-Yatak

Mutlaka, bu kelime listeye nasıl girer diye düşündükleriniz vardır, benimde var ama, demekki Google'da insanlar neler aratıyor..

Yazının devamını okuyun...

Bu Gün İçimden Gelen Başka Birşey Yok...

0

Saat: 23:42 | Yazar: Burak Doğan


Yazının devamını okuyun...

Üst Kimlik : ultrAslan ve Fatih Terim

2

Saat: 10:43 | Yazar: Burak Doğan

Bugün Kazım Kanat yazsında çok güzel bir noktaya değinmiş.. Milli maç malumunuz Ali Sami Yen stadyumundaydı ve haliyle ultraslan grubundan bir çok destekçi vardı aynı diğer stadlarda olduğu gibi.. Olayın çıkış noktasıda burası zaten. Bu stadda Imparator olan Fatih Terim, bu stadda yerle bir oluyordu.. O'nun takımı yuhalanıyor Ali Sami Yen'de, sadece ve sadece sonradan Türk olup milli takımda herkesten daha inançlı top oynayan Mehmet Aurelio alkışlanıyordu.. Ve kendisinin söylediğine göre gelen sesleri pek duymamıştı ama, yinede bir kısımdan "Terif İstifa" sesleri duyar gibi olmuştu.. Kazım Kanat'ıun değindiği noktada ise gerçekten "bam teli".. Şöyle ki..

"Fatih Terim Galatasaray'a dönmemeli diye yalvardım, (yukarıdaki resimdeki olay oldu:p) ama Milli Takımın başına geçsin istedim. Çünkü kendi yarattığı takım ve motivasyon iç güdüsüyle bu işi en iyi o yapar diye düşündüm. Ama o milli takıma da zarar verdi, keşke söylemez olaydım" şeklinde bir görüşü var. Gerçekten maçların dışında, Terim'in yaptığı en iyi işti doğru kararları alıp, ağırlığını hissettirmesi.. Emreyi maç çıkışında tokatlamasını nasıl tartışmıştık..

Ama o Terim, Emre'nin o hareketini cezalandırmak yerine ödüllendirdi, kaptanlığı ona verdi.. Belkide bu, yaptığı bütün taktiksel hatalardan çok daha önemliydi herkesin gözünde. Çünkü Fatih Terim'in en önemli özelliği disipliniydi.. Ama o taviz vermeyi geçti, sözde oyuncusuna destek vermek adı altında resmen Türkiye'ye köstek oldu ve durumu bu hale getirdi..

Peki Fatih Terim deplasmanda Norveç'i yenerse ne olur? Ortalık güllük gülistanlık olur mu? Burası Türkiye, dün dündür bugün bugündür.. Önce Norveç sonra Bosna galibiyeti bu 6 maçlık rezil oyunu unutturur adım gibi biliyorum. Gelelim ilk baştaki noktaya..

Kazım Kanat'ın cümlesiyle: Ali Sami Yen'de her zaman İmparator gibi ağırlanan Terim ilk kez ıslıklandı ve istifaya davet edildi. ultrAslan Grubu ise, "Terim istifa"diyenlere saldırdı. Bu davranışın yorumu şudur: Üst kimlik Galatasaraylı olmaktır.

Bundan sonrasında yorum sizlerin..

Yazının devamını okuyun...

Bayanlara Ayakta "Çiş" Hunisi :)

4

Saat: 09:48 | Yazar: Burak Doğan

Bundan belirli bir zaman önce (sanırım 1 sene kadar) reklamı ilk duyduğumuzda, kullanılan cümlelerden biri "Artık Bizde Ayakta Yapabileceğiz" di.. Magic Mate'i duyan bayanlar, kendinden geçiyor, hep merak ettiğimiz ayakta bu işi becermeyi bizde yapabileceğiz diyorlardı..

Bu ilk duyumdan sonra, duyduğumuza göre Amerikada yılda 20 Milyona det Magic Mate kullanılıyormuş. Avrupada kullanmada da İngiltere başı çekiyormuş. Ülkemize geliş hikayeside gerçekten farklı:)


2006 Yılında Dünya Kupası'nı izlemeye giden bir Türk, staddaki otomatlarda Magic Mate satıldığını görür ve olayı arkadaşı olan Vending Turkey Genel Müdür'ü Hakan Erorbay'a açarak kullanılabileceğini söyler.. Ve Magic Mate'lerin ülkemizde kullanımları başlar.. Şu anda yıllık şirketin otomatlardan geliri 28.000 YTL.. Tanesinide otomatlarda 1 YTL'den satıyorlarmış..

Şimdi gelelim, olayın yaradılış açısından izlenmesine.. Bir kere, hayatında ayakta bu işi yapmamış bayanlar, ilk defasında nasıl hisler yaşıyorlardır acaba? Mesela " Anaa salıver gitsin dedikleri buymuş demek" diye mi düşünüyorlar yoksa, "Bundan sonra sırf etek giycem, bu aygıt ile çiş 2 dakikadan 30 saniyeye iner o arada sigara içerim" mantalitesi mi olur ki? Yani tamam teknoloji gelişiyor ama, bunu yıllardır bu şekilde yapan erkekler kendilerinin profesyonelliklerini nasıl kanıtlayacaklar ki?

Acaba, sidik yarıştırması dedikleri erkeklerin daha uzağa işeme yarışmalarında, kadınlar ne zaman boy gösterecek? Yada daha uzağa yapabilmek içinde farklı mekanizmalar çıkacak mı? Malum olay bir süre sonra kolaylık sağlamaktan çıkıp hava yapmaya girer yani..

Birde artık ortak tuvaletler olduğunu düşünsenize.. Pisuarlar önünde bayanlı erkekli bir takım insan, ayakta işlerini görüyorlar.. Iıh.. sevmedim bu işi...

Yazının devamını okuyun...

Sreet Fighter 4 Trailer

0

Saat: 09:25 | Yazar: Burak Doğan

Yıllar önce, bayramda paralarımızı topladıktan sonra ilk yaptığımız şey önünde sıra oluşan atariciye girmeye çalışmaktı.. O atari salonunda 10 tane oyun makinası olur, her zaman 1 tanesinin başı en kalabalık olurdu: Street Fighter..

Street Fighter, çocukluğumuzun, yazlık mekanlarda akşam dışarıya çıktığımızda gittiğimiz adreslerin tasviri bir oyun gibiydi. Çünkü ne olursa olsun akşam dışarıya çıkıldığında 1 jeton bile olsa alınır, o oyun oynanırdı.. Yoktu bilgisayarlar her evde.. Ne Play Station vardı, ne de XBox.. Ve oyundaki karakterlerde, inanılmaz hayal dünyalarından çıkmıştı.. Karatecisi, elektrik saçanı, kolları uzayanı, uçanı, yananı söneni, erkeği, kadını... Ama şöylede bir durum var.. bu oyunu ne zaman görsem, hala içimde inanılmaz bir oynama isteği, tuşlara basa basa, kolu tam çevire, çeyrek çevire "oryuken" çekesim, "aduket" atasım var:))

Herhalde, o kadar çok etkilemiş ki bizi zamanında hala durmadan o oyunu düşünüyoruz. Orta 2. sınıfta evime gelen bilgisayarla, hayatımın bütün bölümünü geçirmişte olsam, aylarca oynadığım oyunda, hatta 2 sene boyunca hayatımı verdiğim online oyunda bana Street Fighter'ın verdiği hissi vermiyor..

Şimdide elimizde bir adet trailer var. Street Fighter IV için hazırlanmış kendisi.. Buyrun tekrar tekrar, durmadan "Ken ve Ryu"yu izleyebilme fırsatı..




Yazının devamını okuyun...

Köşebaşı Restaurant, İzmir

0

Saat: 11:44 | Yazar: Burak Doğan


Köşebaşı'nın sitesine girdiğinizde, "Dünyanın En İyi 50 Restoranından Biri" yazısıyla karşılaşıyoruz ilk önce, buda bizi elbette orayı okumaya yönlendiriyor. Gerçekten oradaki 3 cümle etkileyici.. Aynısını burada sizlerle paylaşıyorum:

Conde Nast Traveler dergisinin 14,000 üyesi tarafından "dünyanın en iyi 50 restoranından biri" seçildi. Aynı zamanda "Uluslararası Turizm, Otelcilik ve Catering Endustrileri ödülü"ne de Türk mutfağını en iyi yansıtan restoran olarak layik görüldü. Dünyaca ünlü Time dergisi Köşebaşı'nı "İstanbul'daki en iyi kebap restoranı" olarak tüm dünyaya duyurdu.

Bu etkileyicilkten sonra gelelim görüşlere, yorumlara, yemeklere..


2'si yurt dışında olmak üzere (Atina ve Sao Paolo) 14 şubesi bulunan Köşebaşı'nın bu etkileyici geçmişini ilk gittiğimde öğrenememiştim, bu sefer gitmeden önce öğrendim, dersimi çalıştım öyle gittim yani..

İzmir'deki Selway Outlet Park'ın tam karşısına tabiri caizse "kurulmuş" olan Köşebaşı, şehrin en güzel manzaralarından birine sahip. Dekorlarınıda yeni değiştirmişler, gayet iç açıcı olmuş.. Masaya oturduğumuzdan itibarende sırasıyla herşey son zamanlardaki en başarılı ayrıntılardı..

Garsonlardan gülmeyen, asık suratlı ya da size yardımcı olmak için kendini paralamayan kimse yoktu.. Ellerindeki az ama öz menü ile, bu kadar mükemmeli başarılamazdı herhalde.

Önce bir balon geliyor, ardından toros ve gavuırdağı dedikleri salata ile fındık pide ve fındık lahmacun. Tabiiki yanında Erzincan tulumu ile servis ediliyor.. Ve daha ara sıcaklar gelmeden doymaya yaklaşıyorsunuz, Hiçbirisinde en ufak bir yanlışlık yok.. Yemeğin tadından servisine kadar.

Ara sıcaklarda (aslında ara sıcak diye bir kavram yok, ben sadece yemek öncesi yediğim çöp şişten ara sıcak olarak bahsediyorum) gerçekten etkileyici. Evet ben ana yemeği ara sıcak olarak nitelendiriyorum çünkü yemekten önce bunu mutlaka geçiyorum. Çöp şişi çok severim ama sadece 1 yerde yerdim, oda Aydın Ortaklar'daki Çöp Şiş'çi yarım asırlık Necatiydi, burası ikinci oldu düşünün..

Ve ana sıcaklar.. Tarsusi'yi mi anlatsam, Şaşlık Kebabını mı yoka Patlıcanlı kebabı mı.. En iyisi hiçbirini anlatmayayım, kendimi zor tutuyorum, o kadar güzeller.. Ardından gelen dondurmalı irmik helvası ve/veya künefe, sizi ordan patlayacak duruma getirip öyle gönderiyor.

Peki ya fiyat.. Orası biraz pahalı elbet, sonuçta bu kadar kaliteli bir mekanda yemek yiyoruz.. Tek örnek vereyim: Balon, salatalar, fındıklar, bir adet çöp şiş, bir adet şaşlık kebabı, iki adet alkolsüz içecek, yanında istediklerinize göre 55-60 YTL civarında tutuyor..

Benim şu aralar, en keyifle yemek yediğim yer Köşebaşı.. İşallah çizgilerinden hiç vazgeçmezler..

Yazının devamını okuyun...

İzmirde Bomba Paniği mi Yaratılmaya Çalışılıyor?

2

Saat: 09:48 | Yazar: Burak Doğan

Dünden beri, mail yoluyla ve MSN'den sürekli arkadaşlarım bir haberi geçiş yapıyorlar. Aynı kelimeler ve aynı cümlelerle. Yani bir yerden forward edildiği kesin. Haberde şu şekilde: İzmir'in en merkezi noktalarından biri olan Montrö Mc Donald's ın önünde bir poşetin fünye ile patlatıldığı, içindende C4 patlayıcınun çıktığı, terör örgütünün özellikle İzmir'in can damarı olan bu bölgede (Alsancak - Çankaya - Konak üçgeninde) eylem yapmaya hazırlandığı ve Valimizinde bu konuda herkesi dikkatli olmaya çağırdığı şeklinde. Ama hiçbir yazılı ve görsel medyada bu haber yok. Neden bu konu beni rahatsız etti?
Direk benim o mevkilerin tam ortasında iş yerim olması değil önemli olan. Ama hiçbir gazete ya da televizyonda bu haber çıkmamışken, insanları korkutucu, galeyana getirici bir haberin yayılmaya çalışmasına benziyor daha çok. Bunu forward edenlerinde kaynağını araştırmadan herkese yollaması, korku yaymaktan, teröristlerin istediğini yapmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.. Bu konuda araştırmama rağmen bir kaynak bulamamam beni bu yazıyı yazmaya iten neden.. İşallah başka bir yerden biriniz gösterirde, en azından haberin olduğunu öğrenmiş oluruz. Ama eğer böyle bir şey yoksa, dün sadece öğle saatlerinde 12 ayrı kişiden bana gelen bu yazı, canımızı sıkmaya başlayacak demektir..

Yazının devamını okuyun...

Yeni Hayal Kapısı Açılıyor..

2

Saat: 09:00 | Yazar: Burak Doğan

Milli Piyango İdaresi'nce hazırlanan yeni sayısal oyun cuma günü başlıyor:)


Milli Piyango İdaresi'nce hazırlanan yeni sayısal oyun Süper Loto, Cuma gününden itibaren oynatılmaya başlanacak.

Milli Piyango İdaresinden yapılan yazılı açıklamada, Klasik Piyango, Hemen Kazan, Sayısal Loto, Şans Topu, On Numara gibi şans oyunlarından sonra, yeni bir sayısal oyun olan Süper Loto 6/54'ün 19 Ekim Cuma günü oynatılmaya başlanacağı bildirildi.

Perşembe günleri yapılacak çekilişler, TRT-1 kanalından canlı olarak yayınlanacak. Süper Loto'da bilen olmadığı sürece büyük ikramiye sonraki haftalara devredecek. Süper Loto, 19 Ekim Cuma günü kurumun hizmet binasında düzenlenecek törenle tanıtılacak. Törende ayrıca ilk oyun kuponu için de tuşa basılacak.

Ayrıntılarda görüldüğü üzere, Sayısal Loto'dan tutturması daha zor olan bu oyun, aynı mantıkla çalışıyor.. Bu sefer 54 rakamda 6'yı bulmaya çalışacağız. Bu oyunun en güzel yanı ise sürekli devretmesi. & bilen çıkmadığı takdirde, bulasıya kadar devam edecek.. Bu gidişle Amerikadaki Super Lottery'e benzer herhalde. Zamanında 6 hafta bulunamayan Sayısal Loto hatırlıyorum ve bu durum alınan bir kararla sanırım 6. hafta sonunda 5.lere paylaştırılması kararlaştırılmıştı.

Oyunun kolonu Sayısal Loto'nun tam 2 katı yani 1 milyon.. Toplanan paraların hayali ise hepimizi uykuda yoracak cinsten..


Yazının devamını okuyun...

Yeni İşyeri Kuralları..

2

Saat: 13:52 | Yazar: Burak Doğan


İşyerlerinde alınan kararlar, çalışanların lehine olduğu gibi alehinede olabiliyor zaman zaman.. Ve herkeste tabiiki bu kurallara uymak zorunda kalıyor. Ama tabii ki farklı şirketlerin farklı uygulamaları var. Elimizdeki örnekte ise, bir işyeri artık kurallarını gözden geçirmeye karar vermiş, çeşitli yasaklar ve izinler koymuş. Buyrun sizlerle paylaşayım.

İlk önce kıyafet kuralları..

KIYAFET

*Bundan böyle herkesin aldığı maaşa göre giyinmesi önemle rica olunur...
*Ofise Prada ayakkabılar ve Gucci çantalarla
geliyorsanız, maddi durumunuzun yeterince iyi olduğu görüldüğü için maaşınıza zam yapılmayacaktır.
*Sıradan ve ucuz yerlerden giyiniyorsanız elinizdeki parayı yeterince iyi idare edebildiğiniz görüldüğü için maaşınıza zam yapılmayacaktır.

*Bazen marka bazen sıradan yerlerden giyiniyorsanız,herhangi bir sorununuz olmadığı görüldüğü için maaşınıza zam yapılmayacaktır.

HASTALIK DURUMLARI

*Herhangi bir hastalığınız durumunda doktor raporu artık kanıt olarak kabul görmeyecektir. Doktora kadar gidebilen, işine de gidebilir.


İZİN GÜNLERİ

*Her calışanın senede 104 izin günü vardır. Bunlara Cumartesi ve Pazar denir.


TUVALET KULLANIMI

*İşgününün büyük kısmının tuvaletlerde harcandığı tespit edildiğinden, bundan böyle tuvalet kabinlerinde kalma süresi 3 dakikayla sınırlanmıştır.. 3 dakika bittiği anda alarm çalacak, tuvalet kağıdı otomatikman içeri toplanacak, kabin kapısı açılacak ve yukarıdan otomatik bir fotoğraf makinesi inerek resminizi çekecektir.
*Bu durumun üstüste iki kez başınıza gelmesi durumunda resminiz şirketin karalistesinde yayınlanacak, resimde sırıttığı tespit edilenler yönetmeliğin "akli dengesizlik durumu" maddesi
kapsamında değerlendirilecektir.


ÖĞLE TATİLLERİ

*Zayıf personelin öğle tatili süresi 30 dakikadır.

*Normal kilodaki personelin öğle tatili süresi, dengeli beslenip formlarını korumalarına yetecek şekilde 15 dakikadır.

*Kilolu personelin öğle tatili süresi 5 dakikadır, bu da zaten bir kutu Diet Cola içmek için gayet yeterlidir..


İlginize çok teşekkür ederiz.

Yönetim


Yazının devamını okuyun...

Referandum..

0

Saat: 16:02 | Yazar: Burak Doğan

Referandum, Türk Dil Kurumunun sitesindede yazdığı gibi "Halk Oylaması" anlamına geliyor.. Bizimde artık bu hafta sonu, halkımız, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, çoğu şeyi kendisi oylayıp, karar verme yetisine sahip olmak için sandık başına gidiyor.. Peki halkımız "Evet"in ne anlama, "Hayır"ın ne anlama geleceğini biliyor mu ki?? Ya da ya birine evet birine hayır demek isterse ne olacak? Bugüne kadar, 10 maddenin bir arada değişmesi için halk oylaması yapılmış mı ki? Bunları iyi bilen insanlar dışında bilmeyenler, "takım gibi tuttuğu" parti için mi oy verecek, yoksa kendi düşünceleri doğrultusunda mı oy verecek? Gelin maddeleri inceleyelim;

  • Genel seçim döneminin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi.
  • YSK’ya, Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesiyle ilgili düzenlemeler için yetki verilmesi.
  • TBMM’deki toplantılarda 184 dışında toplantı yeter sayısı aranmaması.
  • Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin 5 yıla indirilmesi, iki defa aday olabilmesi.
  • Meclis dışından 20 milletvekilinin yazılı teklifiyle veya oylarının toplamı yüzde 10’u geçen siyasi partilerin ortak aday gösterebilmesi.
  • Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiğinin kesilmesi.
  • Cumhurbaşkanı seçim takviminin, görev süresi dolmasından 60 gün önce başlaması. Makamın boşalması halinde yine 60 gün içinde seçimin tamamlanması.
  • Geçerli oyların yüzde 50’den bir fazlasını alan adayın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesi.
  • İlk turda çoğunluk sağlanamazsa, ikinci turda en çok oy alan iki adayın yarışması.
  • Yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar, süresi dolan Cumhurbaşkanı’nın görevini sürdürmesi.
Gördüğünüz gibi, 10 adet nokta.. Bu yazıyı okuyasıya kadar kaçınız tam anlamıyla bu maddeleri biliyordunuz? Bende Nahnu 'dan okuyasıya kadar tam anlamıyla ayrıntılarını bilmiyordum.. Ve eminim ki, sandık başına gidecek olan insanların %90'ı bu 10 maddenin 8 tanesini sayamaz.. Ve aynı zamandan sayın Başbakanımız, referandumlara alışmamız gerektiğini söylemiş. Gözü kapalı oy verenler olduğu sürece elbette alıştırır Başbakanım bizleri referanduma.. Bu referandumdan, hayır çıkarsa eğer, ondan sonra görürüz bakalım kaç defa daha referandum yapılacak..

Gördüğünüz gibi, referandum maddelerini tartışmadım, yazmaya gerek bile duymadım.. Hakkında onbinlerce oy verilmiş, daha yasalaşmamış bir tasarıyı değiştiren zihniyetle bunlar tartışılır mı ki? Daha neler göreceğiz bakalım..
Yazının devamını okuyun...

Microsoft SideWinder Mouse!

0

Saat: 11:17 | Yazar: Burak Doğan


Bugün, Ferruh Mavituna'nın blogunda turlarken, Microsoft'un yeni zamazingosu ile karşılaştım. Adı Microsoft SideWinder Mouse. Çok bi sevgili Bill amcamızın "Ufak ve Yumuşak" firmasının çıkardığı SideWinder serisinin yeni katılımcısı bu mouse. Yandaki resimdede görebildiğiniz gibi, bir milyon tane özelliği var.. Yanındaki düğmeleri, sağ tarafından çıkan cetvelimsi aygıtı.. Zaten tamamen oyun severler için dizayn edilmiş ve onların beğenisine sunulmuş bir aygıt. SideWinder'ın daha önce, direksiyon, gamepad vs şeklinde oyunlara yönelik cihazlarıyla tanışmıştık, birde mouse u ile tanışmak varmış, tanıştık, yakında işallah teminde edicez kendisini.. Burada da tanıtım videosu var..


Video: Sidewinder Mouse

Birde kendisini kullanmışlar, göstermişler, oyuncak gibi kurcalamışlar, onunda videosu burada:)




Yazının devamını okuyun...

Paint Kullanamıyorum Diyenler?

4

Saat: 10:57 | Yazar: Burak Doğan

Genelde hepimizde bir anlayış vardır, ya çok sıkıştığımızda Windows'un "Paint" programını kullanırız, ya da elimizde resim küçültücü program yoktur, kırpıştırmak için kendisini kullanırız. Yani her iki durumdada zor durumda veya başka bilgisayarda olduğumuz kesin gibidir. Ama elbette bu programı emelleri çerçevesinde kullananlar vardır. Şöyle ki, bununla oturup resim yapabiliyor millet. Ama ne resim!

Adamın biri oturmuş 2.30 saat uğraşmış, Mona Lisa'yı çizmiş paint ile. İnanmak ile inanmamak arasında gidip gelirken, bunun birde görüntüsünü görünce Teknobaz'da, dayanamadım, paylaşayım dedim, oha dedim bir de üstüne..




Yazının devamını okuyun...

Yabancıların Borsadaki Payı %72.3 Oldu...

2

Saat: 12:29 | Yazar: Burak Doğan

Evet yanlış duymadınız.. Koskoca IMKB'nin %72.3'ü yabancıların elinde artık.. Düşünsenize neler yapılabileceğini.. Düşünsenize ellerinden neler gelebileceğini.. Bir anda ellerinden çıkmaya kalksalar hisseleri, ya da onlarla oynamaya kalksalar.. 2006 sonunda %65.26'dan %72'lere geldiler.. Bu gidişle hiçbir şirketimizde kendi hisselerimiz olmayacak, herşeyi alıp süpürecekler ve istedikleri zaman kriz çıkarma şansları olacak..

Sizlerle Milliyet ekonomi servisinin haberini paylaşmak istiyorum:

Türk tasarrufçusu dolarda yuvalanırken, yabancılar borsaya demir attı. Yabancıların borsadaki payları dün itibariyle yüzde 72.23'e çıkarak rekor kırdı. Yabancıların 2006 sonundaki payları ise yüzde 65.26 düzeyinde bulunuyordu.
11 ekim itibariyle yabancılar, 10.857.094.405 adet hisse senedi ve yüzde 59.68'lik hisse payıyla piyasa değerinin yüzde 72.33'ünü elinde bulundurmuş oldu. Geçen yıl aynı dönemde yabancıların borsadaki payı yüzde 66.11 düzeyindeydi.
1990'lı yılların başlarında yüzde 2'ler düzeyinde bulunan yabancı payları, borsanın hızlı yükseldiği 1999'da yüzde 53.7'ye kadar çıkmıştı, ancak 2001'de meydana gelen krizin etkisiyle 2002'de yabancıların payı yüzde 40'a kadar gerilemişti.

Buda demektir ki, kar edecekleri sürece buradalar, para kazanmadıklarını anladıktan sonra çekip gidecekler.. Son bir örnek: Bundan 1 sene öncesinde gelip, doları "1.45 YTL'den bozup, hepsini borsaya koyup oynayanların parası 1 birimken 2 birimi buldu, aynı şekilde dolar olarak dursaydı paraları 1.2 birimde kalacaklardı.. Şimdi 1 senede 2ye katlanmış denmezde ne denir buna.. Herşeyimiz sömürdükleri gibi, ekonomimizide sömürüyorlar..


Yazının devamını okuyun...

Yurdum İnsanının Bayram Öncesi Halleri..

0

Saat: 13:32 | Yazar: Burak Doğan

Memleketim insanını, bayram öncelerinde bir telaş kaplar.. Erkekler bayram traşını olur, bayanlar kendine çeki düzen verir, evler temizlenir, çocuklara bayramlık kıyafetler alınır vs. Kimse bana eski bayramlar yok artık, dolayısıyla çocuklarada bayramlık kıyafet yok demesin, ufaklıkların hakkını yedirtmem sizlere.. Neyse.. Bütün herşeyim tam olması gerekir bayramda.. Barış Manço'nun bile şarkısında "Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar" kelimeleri geçmektedir.. Malum çocuklar giyinecek, büyüklerin elleri öpülecek ve onlar için en önemli nokta, paralar toplanıp istedikleri gibi harcayacaklardır.. Düşünsenize haftalığınız 20 YTL iken 2 günde birden elinizde 200 YTL olduğunu.. O çocuk yaşınızla nasıl harcanır.. Biz zamanında mahallede torpil, kızkaçıran alır onları patlatırdık, çocuklar artık internet cafeye gidip oyun oynuyorlar ama bizimde atarici atarici gezdiğimizi unutmamak lazım. Peki olayı nereye bağlayacağım? Dikkat ederseniz, tüm bunlar yaşanırken, özenli bir hazırlık lazımdır. yani 2-3 günlük bir hazırlık. Peki bu hazırlık zamanı nasıl yaratılır? Elbbette işten çalarak. Şimdi efendim....pazartesiden beri yaşadığım bir olay var sizlere anlatayım.

Herkes tam bir tatil havası içinde pazartesiden beri, ki bayram cuma, arefeside yani yarım gün tatil olanda perşembe. Ama yurdum insanı inatla tatile pazartesiden girmiş durumda. Maillerin gelmesi ağırlaştı, iş yapanlar ağırlaştı, işe geç gelmeler anında arttı.. Bildiğiniz herkes tatile önceden girmeye başladı bile.. Nasıl bir psikolojidir anlamıyorum ya.. Acaba sadece bizim emekli şehri İzmir'de mi var bilmiyorum bu anlayış ama, elinden gelse herkes Çeşmeye kaçacak, havada süper, şimdiden gitmeliyim mantalitesi var herhalde..

Buna manzeret uyduranların sesi, ilk paragrafta yankılanmıştı zaten. Peki hani artık eski bayramlar yoktu? Hani sadece tatil amaçlıydı bazı şeyler.. Nasıl bu kadar herşeyi yavaşlatıp bir anda tatil havasına girebiliyoruz ki acaba?? Var mı düşüncesi olan?

Yazının devamını okuyun...

Starbucks Kupaları Geri Çağırıyor!

0

Saat: 13:25 | Yazar: Burak Doğan


Anadolu Ajansı'nın yayınladığı habere göre, Amerikan kafe zinciri Starbucks'ın Çin'de üretilen ve ABD'deki dükkanlarında satışa sunulan 250 bin plastik kupayı, küçük çocukların sağlığı için tehlike oluşturduğu gerekçesiyle geri çağırması bekleniyormuş.

Amerikan Tüketici Ürünleri Güvenlik Komisyonu tarafından geri çağrılması istenen ürünlerin Mayıs 2006-Ağustos 2007'de ABD'de satılan kupalar olduğu belirtilmiş. Yani burdan anlıyoruz ki Amerikada buna yetkisi olan kurumlar var. Tam bizimki gibi..

Kararın, önünde kabartmalı küçük bir figür olan kupaların kazara darbe alması sonucu figürün parçalanması ve kupanın üzerinde tehlikeli olabilecek girintili çıkıntılı parçaların kalmasına neden olmasıyla sonuçlanan 7 olaya rastlanmasının ardından alındığı kaydedilmiş. Ülkemizde değil 7 olaydan, 777 aynı olaydan farklı kazalar ortaya çıksa, dava açsanız 3 sene içinde sonuçlanmayacağından hatta 5 sene sonra zaman aşımı olacağından kimse uğraşmıyor bile..

Bugüne dek ciddi bir olaya rastlanmadığı ancak iki çocuğun figür parçalarını yutmaktan son anda kurtulduğu belirtildi. Yani buda demektir ki, kimse zarar görmemiş, 2 bebek neredeyse zarar görüyormuş.. Varın gerisini siz düşünün, aramızdaki "7" farkı siz bulun.. Birisi tüketici hakları mı dedi??

Yazının devamını okuyun...

16 Şehidimizin Anısına - Ercan Akyol'dan..

10

Saat: 16:59 | Yazar: Burak Doğan

Geçen akşam, eğitimden dönen askerlerimizin, kardeşlerimizin pusuya düşürüldüğünün, 13 şehit verdiğimizin haberini aldık. Geriye kalan 3 erimizde ağır yaralıydı.. Hemen ardından 2 kardeşimiz daha mayına bastı şehit oldu.. Bu hareketler, 1 aydır süren harekatlara bir karşılık niteliğindeydi.. Ve, Türk milletinin birliğine bütünlüğüne şerefleri üzerine and içen insanlar, bu olayı kınayamıyorlardı bile..

Düşünün ki, milletinizi temsil eden 550 kişiden birisi, hatta 20sinden herhangi birisi kalkıpta bu terör olaylarını lanetleyemiyor, artık bu geçiş aşamasının kan akmadan olmasını sağlamalıyız diyor. Bilmiyorlar ki her yaptıkları eylemle daha çok kan kaybediyorlar, daha çok Türk milletini karşılarına alıyor, tiksinmelerini sağlıyorlar. Her ne kadar milletvekilleri dokunulmazda olsalar, bu artık vatan hainliğidir!!

Bu şekilde yüreğimiz dağlanırkeni Başbakanımız, 1 ay sonra Bush ile görüşmeye gideceğini müjdeliyordu bizlere.. Geçen sefer Amerikaya gidip kendisiyle torun sevmekten olsa gerek görüşemeyen Başbakanımız, DTP ile anlaşarak, 4 defa veto yiyenleri onaylayan Cumhurbaşkanının durumunu oyluyor mecliste. Hani bir terslik çıkmasın, 5+5 sene kalsın o koltukta, padişahlığını daha da genişletsin diye..

Bu ülkede, %47 oy alanların lideri, devleti tekelinde görüp, Anayasa maddelerini tek başına hazırlıyor. Ama olay, Kuzey Irak'a girip, canlarımızı alan teröristleri takibe kalkınca yerinden kımıldayamıyor.. Daha çok yerinden kımıldayamaz.. Çünkü orda, teslimiyetçi politika izlediği Amerika var.. Herşey onların ellerinde, her şey onların iki dudağının arasında.. Bizede olanalrı bitenleri izlemek, şehitlerimize ağlamak kalıyor burada..

Ercan Akyol olayı gayet açık özetlemiş.. Evlatlarını kaybeden babalara, Vatan Sağolsun diyen analara başınız sağolsun demek istiyorum burdan.. Bu işten, alnımızın akıyla çıkacağız her şeyden çıkmayı bildiğimiz gibi..

Hadi yine çıkıp biri askerlik yan gelip yatma yeri değildir dese ya..

Yazının devamını okuyun...

Wi-Fi Dalgaları Sezinliyorum!!

0

Saat: 15:04 | Yazar: Burak Doğan

Evet, artık gençlerden birkaçının bu şekilde bağrınmaya başladığını duyarsanız şaşırmayın, çünkü gerçekten haklı olabilir:) Sürekli takip ettiğimiz ThinkGeek sitesinde, geçende satışa sürülen bir t-shirtten bahsetmek istiyorum sizlere.. Kendisi bildiğiniz wi-fi algılayıcısı:) Evet aynen laptoplarımızdaki gibi, sinyal yoğunluğuna göre çentikleri artan bir yapısı var ama giyilebilen bir t-shirt kendisi..

nasıl çalışıyor derseniz size 3 adet AAA pilden bahsedebilirim. Peki t-shirt bu hiç mi yıkamıcaz derseniz, üstündeki mekanizmanın çıkartılabildiğinide sözlerime ekleyebilirim. Evet gördüğünüz gibi her türlü ayrıntıyı düşünmüş amcalar.. Peki sizce ne işe yarar? Bence çok işe yaramaz. Düşünsenize;

Yolda yürüyorsunuz, yanınızda arkadaşlarınız fırıl fırıl yanmaya başlıyorsunuz.. Üzerinizde pille çalışan bir aygıt yanıp yanıp sönmeye başlıyor. Neymiş internet bulmuş.. Ama eğer sizde fıldır fıldır internet arayıp, otobüste bile laptop açmaya niyetlilerdenseniz bilemem. Sömürmeye uygun wi-fi bulduğunuz yerde çömer, kaldırımlarda bile internet takılabilirsiniz bir şey diyemem.

Kendisi www.thinkgeek.com sitesinde 29.99$'dan satışa sunulmuş, sizlerden haber bekliyor. hem daha ne olsun ki.. Yıkanabiliyor, interneti anında bulabiliyor, yanıyor sönüyor (cancanlı) .. Ama üstünüzdeyken yapmur yapmaya başlarsa o zaman ne olur bilemem..:))

Yazının devamını okuyun...

Ve Yeni Tema..

4

Saat: 14:30 | Yazar: Burak Doğan

Dün saat 23.59'dan itibaren siteme girenler, yeni temam ile karşılaştılar.. Sevgili MaFiAMaX'ın yoğun uğraşları sonucu ortaya çıkan tema, görünümde çeşitli yenilikleri getirdiği gibi, özellikle ilk baştan beri istediğim 3 kolonlu hale blogumu geçirmiş oldu. İlk başlardaki acemiliğimle kullandığım eski temam artık tarihe karışıp bu yeni mavi dünya ile sizleri karşılamaya devam edeceğim.. İçime gerçekten sindi.. Burdan MaFiAMaX' a tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.. Eh sizlerdende yorum bekliyorum hani:)
Yazının devamını okuyun...

Fanatik'ten Millilere Çağrı... Siyah Forma!

0

Saat: 09:14 | Yazar: Burak Doğan

Fanatik Gazetesi, terörün 15 kardeşimizi katlettiği günün ertesi gününde, Yunanistan ile oynayacağımız maçta siyah forma giymeyi öneren bir kampanya başlattı. Açıklamalarıda şu şekilde:

Yastayız...
Çünkü terör, çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi... Onlarca gencimizi toprağa veriyoruz yine... Avrupalı ne mi yapıyor? 22 yıldır olduğu gibi yine üç maymunu oynuyor, yaşadığımız büyük acılara kayıtsız kalıyor...

Artık yeter!Artık duymalılar, görmeliler, kabul etmeliler... Artık susmamalıyız, tepkimizi koymalıyız, içimizdeki ateşin sıcaklığını anlatmalıyız... Hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız...

Önümüzde tarihi bir fırsat var: 13 Ekim'de Moldova, 17 Ekim'de Yunanistan ile oynayacağız. Milli Takım'a sesleniyoruz:

Bu maçlarda siyah forma giyin lütfen...

Acımızı anlasınlar ve Sinop'tan Mersin'e, Hakkari'den İzmir'e bizim olan bu ülkede 70 milyonun 1 kalp olduğunun artık farkına varsınlar....

Hep beraber destek verelim, milli takımımız, bu düşünceye sahip çıksın istiyorum...
Yazının devamını okuyun...

Cafe Melanie, Kordon

0

Saat: 15:09 | Yazar: Burak Doğan










Ben memnuniyetsiz insan, bu sefer beklediklerimi almanın zevkiyle karşınızdayım.. Ve elbette yardımcım Cafe Melanie ile beraber :)

Uzun süredir beni memnuniyetsiz insan olarak tanımlayan arkadaşlar, herhalde bu yazımdan sonra ne yedin abi bu kadar da anlatıyosun diyecektir:D

Gelelim Cafe Melanie'ye.. Kordonda, Pepe Rosso'nun yanında bulunan bu Cafe, en son Pepe Rosso faciasından sonra kendimize gelmemizi, Kordona dönmemizi sağladı. Kendi sitesi olmadığı için bu linkten aradığınız bilgileri alabilirsiniz. Gelelim ayrıntılara..

Pazar gündüzdü oturduğumuzda, hava süper, t-shirtler ile takılıyoruz, ama İzmir havası bu belli olmaz diye temkinide elden bırakmıyoruz.. Arkamızda Barcelona A.Madrid maçı açık arada bir kafamızı ona çeviriyoruz, keyfimiz yerinde ve sipariş safhası..

Sipariş almaya gelen abimiz son derece kibar, son derece yardımcı olma çabası içinde.. Mükemmel bir karışık sıcak tabağı kestiriyoruz gözümüze ve onu söylüyoruz, yanınada çıtır soğan isteğimizi belirtiyoruz. Önce anlamamışa benziyorlar ama herşey hallolacak ya, onada tamam diyorlar.. Hava bu sırada kararmaya başlıyor, dolaysıyla soğumaya başlıyor ve bize özel şallar geliyor hemen içerden..

Galatasaray maçının başlamasıyla da, yemeğimiz geliyor. Normalde iki kişi için hazırlanmış bir tabak ama, bu bir akşam yemeği için en az 3 kişilik. 4 ayrı börek çeşidi, bir dolu elma dilimli patates, tavuk şinitzel, hellim peyniri, sosis tava, mantar, kaşar pane, kalamar.. Varda var yani.. Ye ye bitmiyor, 1 saatte bitiremeyip dama diyoruz.. Bu arada, çıtır soğanlarda, közlenmiş soğan halinde geliyor ama tadıda bir o kadar güzel. Anlaşılmadığı belliydi ama çözüm inanılmazdı:D

Servis güzel, yemeklerin tadı güzel, porsiyon büyük, yer güzel, müşteriye ilgi had safhada ve maç yayını var.. Ben bu sefer beğendim. Başka yemeklerini bilemem ama dün akşam çok zevk aldım yediklerimden.. Tebrikler, Başarılar..

Yazının devamını okuyun...

Fenerbahçe Taraftar Desteğinde Birşeyler Değişmeli mi?

0

Saat: 12:01 | Yazar: Burak Doğan


Baştan söyleyeyim ben takımımı adam gibi destekten anlamam. Gelirim, maçı seyrederim, gaza geldiğim yerde bağırır, bazı yerlerde susarım.. Ama bu sayede takımın neyden güç aldığını görür, ona göre birşeyler yapmaya çalışırım.

Hafta sonu, (Vestel) Manisaspor - Fenerbahçe maçı için Manisaya gittim ve bu maçta gözlemlediğim ilginç şeyleri sizlerle paylaşmak istedim. Gerçekten fanatik bir insanım, Fenerbahçeye sevgim çoğu şeyle ölçülemeyecek kadar çok ve desteklemektende büyük zevk alıyorum. Gelelim maça..

Fenerbahçe takımı, sahaya tam anlamıyla 1 Türk ile çıktı, o da Volkandı. Defansta 2 Brezilyalı 1 Uruguaylı, bir Belçika vatandaşı (Türk Statüsü), orta alanda, bir Brezilyalı, iki Türk vatandaşı olmuş Breziyalı, birde Alman vatandaşı (Türk Statüsü), forvette bir Brezilyalı ve bir Sırp. Şimdii..

Bu takım sahaya çıktığında kaç kişi istiklal marşını okuyabildi, olduğum yerden göremedim.. Muhtemelen milli takımda oynayan Volkan ve Aurelio söylemiştir. Bununla beraber Deniz ve Önder de biliyordur. Ama maç başlarken aklımdaki düşüncede buydu. Bizi buna sürükleyen federasyona 1-2 şey geçmedi değil içimden. Malum, madem yabancı sınırlaması var, bizde Türk olabilenleri toplarız, olanların en iyilerini kullanmaya çalışırız kavramı.. (Bu arada yedekte bir Ganalı, bir İngiliz asıllı Türk de olduğunu unutmamak lazım)

Bizi bu hale getirenler utansın diyor devam ediyoruz. Malum bizde Türk olabilen Brezilyalıları değil, has Brezilyalıları almak isteriz ama izin alamıyoruz.. Neyse..

Maç içinde yorgunlukları belli olmaya başlayan oyunculara elbette bir takviye lazım, maçın başından beri susmayan tribündeki arkadaşlar, daha yüksek sesle bağırmaya çalışıyorlar, bizimkileri daha fazla gaza getirmeye çalışıyorlar. Ama unuttukları bir nokta var bence. Hangisi bu dediklerini anlayabiliyor ki??

Şampiyon Fenerbahçe diye bağırınca hadi bunu yakıştırır bu kadar yabancı oyuncu. Şampiyon her dilde olan bir kelime. Peki ya diğerleri? Yazdığımız dörtlükler, tribünlerde bazılarının unuttuğu Türkçe kelimeler yoğunluğundaki şarkılar.. Yabancılar bunu nasıl anlasın? Onların dilindede birşey yazamayacağımıza söyleyemeyeceğimize göre bir çözüm bulunması gerekmez mi? Bunu spor psikolojisinden anlayanlar elbette daha iyi bilecektir ama bence tribünde "Kadriye'nin güğümleri kalaylı" adlı şarkıyı tempolu söylemekle başka bir şarkıyı tempolu söylemek arasında pek fark hissedeceklerini sanmıyorum. Sözsüz ama gazsal şarkılar, yada 1-2 farklı şeyler denenebilir diye düşünüyorum.

Var mıdır benim bu düşünceme bir çözüm getirecek yorum getirecek olan?


Yazının devamını okuyun...

Diego Armando Maradona!

0

Saat: 09:34 | Yazar: Burak Doğan


Tanrı'nın elinin yeryüzündeki sahibi Diego Armando Maradona.. 30 Ekim 1960'da doğup, Boca'da profesyonel futbol yaşantısına başlayan Maradona, 1982 Dünya Kupasından sonra Barcelona'ya o zamanların en yüksek değeri ile transfer olur. Tam tamına 12 milyon dolar!

Ama Barcelona'ya kaynaşmayı başaramaz ve 1978'de O'nu dünya kupası kadrosuna almayan Arjantin teknik direktörü Menotti'nin Barcelona ile anlaşması ile, kendisini Napoli'ye dar atar. Ve görkemli günler artık başlamıştır..


Barcelona Forması ile kazandığı Lig Şampiyonluğu (1982), Kral Kupası (1983) ve İspanya Super Kupası'ndan sonra(1983) Napoli forması ile İtalya'da 2 şampiyonluk kazanan Maradona (86-87 / 89-90) aynı zamanda 1987'de İtalya kupasını 1989'da UEFA kupasını, 1990'da İtalya Süper Kupasını kazanıyordu. 1986'da dünya kupası'nı Arjantin ile kazanıyor, çeyrek finalde İngiltere'ye attığı goldeki "becerisini" tanrının eli olarak nitelemektende geri kalmıyordu. İtalya 90'da, Almanya ile final maçında yedikleri penaltı golü ile dünya kupasını Almanlara kaptırması, Maradona'nın düşüşe başladığının ilk noktasıydı belkide..

1991 yılında İtalyadaki rutin doping kontrollerinin birinde kokain kullandığının tespit edilmesi üzerine zor günler başlıyordu Maradona için.. Ardından Arjantin'de kokain bulundurmaktan göz altına alınması, Dünya Kupası'ndan men edilmesi.. 1995 yılında tekrar 35 yaşında Boca'ya dönüşü ve kurtulamadığı uyuşturucununda etkisiyle 1997'de emekli olması..

Maradona, Napoli'de hala bir halk kahramanı.. Belki de gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncu. Son zamanlarda politik görüşleri, ameliyatları ve kilolu halleriyle ekranlardan düşmesede, 2000 yılında, İtalya'ya attığı gol yüzyılın golü (60 metre top sürerek İngiltere gibi bir takımı ipe dizmesi!) kendiside Pele ile beraber yüzyılın futbolcusu seçildi. Maradona'da kendi ödülünü aldıktan sonra Pele'yi beklemeyerek herkesin ondan beklediğini yaptı. Ve çıkışta açıklamasıda şu şekildeydi: Kendi bedenime saygısız olsamda, işime her zaman saygılıydım; bu yüzdende dünyanın en iyisi benim!

Maradona, Pele ile beraber gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olarak kabul ediliyor bütün çevrelerde. Buna Di Stefano'yu da eklemek lazım elbet (Real Madrid) Ama, Pele ile karşılaştırıldığında, Pele'nin Avrupa'ya hiç gelmediğini, geldiğindede döndüğünü, Maradona'nın takımında hiçbir zaman Brezilya Milli Takımındaki gibi oyuncular bulunmadan kupaları kazandığını ve gerçekten "farklı" birisi olduğunu kabul edersek, belki kendisni bir adım öteye götürebilriz. Ne dersiniz??




Yazının devamını okuyun...

Kara Şimşek Geri Dönüyor!

6

Saat: 13:57 | Yazar: Burak Doğan


Eveeett:) Ve Sonunda Nam-ı Değer "Maykıl Nayt" Dönüyor!! Efsane dizilerden Knight Rider, yapımcıların tekrar gaza gelmelerinden olsa gerek, 20 yıl sonra tekrar önümüze geliyor.. Çocukluğumun efsane kırmızı ışıklı, kendi kendine hoplayıp zıplayan, ıslık çaldın mı gelen arabası, ekranlarda yine bir çok izleyiciyi tutacaktır diye düşünüyorum.

Habere göre, The Bourne Identity ve Swingers gibi filmlerin yönetmeni Doug Liman'a bu proje için teklif götürülmüş.


Başroldeki "Michael Knight" rolunde ise bir kez daha David Hasselhoff'un oynayıp oynamayacağı ise belli değilmiş.

Mevzuya müdahil olan amcalardan biri ise, o zamanda Kitt neler yapıyordu, bu teknolojiyle neler yapabileceğini düşünmek bile istemezsiniz gibilerinden bir laf etmiş. Demekki çalışmalar ciddi anlamda var:) Haydi olm Mayk, ayrılda gel:)



Kaynak: 22 dakika



Yazının devamını okuyun...

TeknoSA - Electronic Partner Birleşmesi ve İzmir Forum Bornova'da Uygulaması

0

Saat: 10:38 | Yazar: Burak Doğan

Uzun süredir yoğunluktan gidemediğim Forum Bornova'da gezmekten aslında pek hoşlanmadığım, elektronik eşya altyapılı ama rakiplerinden farklı olarak beyaz eşyaya da yönelik bir tutum sergileyen Electronic Partner mağazasının kapandığını gördüm. Ve yerindede TeknoSA açılmıştı. Bu, TeknoSA'nın forumdaki ikinci mağazası oldu ve açıkçası insanları memnun etmekten çok bence biraz daha memnuniyetsizlik yarattı. Elbette bunun nedenleri var. Önce Electronic Partner'in durumundan biraz bahsedeyim;


Electronic Partner, bundan 2 sene önce ülkemiz pazarına girmeye karar verdiğinde 13 ayrı ülkede 5.000 adet bayisi ve 1500 - 2500 metrekare büyüklüğünde 100 adet mağazası olan bir kuruluştu. Yerel ortak olmadan piyasaya girerek şansını denemiş, bu şansınında yaver gitmesi olasılığını arttırmak için TeknoSA'nın 5 yıllık Genel Müdürü'nü transfer etmişti.

Ancak, şirket, beklediği verimi alamamış olsa gerek, 2 yıl önce girdiği piyasaya 4 adet açmış olduğu şubenin işletmelerini TeknoSA'ya satarak tamamen piyasadan çekiliyor. EP Başkanı Oliver Haubrich'in yaptığı açıklamaya göre, Türkiye'de kiraların çok artmasının ardından TeknoSA'nın yaptığı çok iyi bir teklifi değerlendirdiklerinin altını çiziyor. ( Kuvvetle muhtemel TeknoSA bir anlamda başka bir rakibini piyasada saf dışı bırakmak istemiş olsa gerek ) Böyle bir açıklama ne kadar yeterli bilemem ama, EP'in Türkiyeden çekilme kararı aldığı kesin, işletmelerinide çalışanlar da dahil TeknoSA'ya devrettiği bir gerçek. Şimdi gelelim işin TeknoSA tarafına.

Bir kere 2 sene önce TeknoSA'dan ayrılan Genel Müdür'ün durumu çok bir acayip:) 5 sene yürüttüğü Genel Müdürlük görevini sen bırak, EP geliyor diye oraya git, oda alsın Türkiyedeki işletmeleri TeknoSA'ya satsın. Biaz değişik olmuş tabii, kendisinin adına üzüldüm:)

Ardından, esas mevzuya, İzmir Forum Bornova'daki mağazalarına geleyim. EP'in Forumdaki mağazası, TeknoSA'nın aynı yerdeki mağazasının ortalama 4-5 katı büyüklüğündeydi. Bu gittiğimdede mağazayı inceleme fırsatım oldu. Mağaza tamamen TeknoSA olmuş. Gıcır gıcır, herşey yepyeni ancak bana çok garip gelen birşey var;

Mağaza'nın içinde, Brezilya Milli Takımı'nın daha önce havalimanında çektiği Nike reklamı gibi bir reklam çekebilirsiniz. Ortalarda büyük boşluklar, neredeyse çift kale maç yapmaya bile müsait. Çok daha güzel şekilde dekore edilip, çok daha ilgi çekici hale getirilebilecek bu muhteşem dükkan, resmen sönük kalmış. EP halindeyken, tıka basa doluydu belki ama, bu seferde bomboş kalmış. Hemde herşey yepyeni, çok güzel cancanlı halde milletin gözüne sokabilecekken, bir köşede duruyor herşey. Gerekirse öneri de vereyim;

Güzelim Play Station 3 girişte solda, bir köşede 7 milyarlık bir Televizyonun yanında duruyor demosu açık vaziyette. O kadar geniş alan varken, alınır ortaya bir yere, simülasyon aracı olarak bile kullanılabilir. bir oda yapılır 5.1 sistenle televizyonuyla, inanılmaz bir gösterim şansı olur, insanlar cezbedilir. Mesela DVD ve VCD'lerin bölümü o kadar başarısız ki.. Son 1 senelik hiçbir film yok, eski ve dikkat çekmeyen filmler var, güncellenmesi çok kolay bir bölümken.. Fotoğraf makineleri ve Telefonların olduğu alan, ortaya çekilerek dikkat arttırımı yapılabilir..

Ve o ses sistemleri ile Plasmaların yan yana dizilmesi.. böyle ip gibi yan yana hepsi. PS^ile bir oda yapılmasın hadi, ufacık Bimeks'in içindeki gibi bir oda yapılır, orada mükemmel bir şekilde TV + ses sitemleri tanıtılır falan..

Hiç mi dikkat göstermediniz ey TeknoSA çalışanları.. Hiç mi yönlendirmede bulunmadınız sayın Mağaza Müdürü.. Güzelim Mağazayı gein ilgi çekici yapın.. Zaten satış sonrası desteğinizden ve çalışanların bilgi yeterliliğinin olmamasından çoğu kişi forumlarda orda burda şikayetçi, bari görselliğinizi kaybetmeyin..


Yazının devamını okuyun...

Mim Dalgası Sonunda Benide Vurdu..

0

Saat: 22:58 | Yazar: Burak Doğan


Mim Dalgası, bu kadar zaman geçtikten sonra ancak beni vurmayı başarabildi.. Ama beni mimleyende Sevgili Ferruh Mavituna.. Blog yazarı olarak yıllardır öncü olan bu kişilikten mimlenmek beni elbette çok sevindirdi. Aslında birazda kendi zorunla oldu ama olsun, Mim 2.0 dalgası bu sonuçta:)

Mimimizin konusu şu; en yakınınızdaki kitabın 187. sayfasını açın, ilk cümlesini bizlerle paylaşın... Son zamanlarda sürekli saldırdığım kitap Cüneyt Arcayürek'in Derin Devlet Darbeler ve Gizli Servisler adlı kitabı.. 187. sayfayı açıyoruz ve..

karşımıza "KF" kod adlı MİT'ten 10 yıl önce ayrılıp bir holdingde güvenlik görevlisi olarak çalışan birinin şu cümlesi çıkıyor: "Gizli servisler arasında işbirliği kaçınılmazdır.."

Sanırım mim görevini tam anlamıyla yerine getirmiş oldu böyle güzel bir yere denk gelerek.. Ve sanırım şimdide en zevkli bölüme geldik, paslama.. Pası Serkan Turgut'a, Burcu Sezer'e ve MaFiAMaX'a yolluyorum.. Haydi bakalım..:)


Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi Maç Sonuçları (2. Hafta, 2. Gün), Puan Durumları ve Golleri

0

Saat: 09:41 | Yazar: Burak Doğan


Şampiyonlar Ligi'nin 2. müsabakaları dün gece (A), (B), (C) ve (D) gruplarında oynanan karşılaşmalarla sona erdi. Deplasman takımlarının büyük başarı gösterdiği karşılaşmalarda, 6 deplasman ekibi sahadan galibiyetle ayrılırken, bir tanesi berabere kaldı, bir tanesi de yenildi.
Sürpriz sonuçların yaşandığı gecede en büyük hayal kırıklıkları kendi evinde Marsilya'ya yenilen Liverpool ve Celtic'e kaybeden Milan oldu.

Grupların Sonuçları, Puan Durumu ve golleri ise şu şekilde;


A GRUBU
Temsilcimiz Beşiktaş'ın bulunduğu (A) grubunda Liverpool deplasmanından 3 puan çıkaran Marsiyla, gecenin en büyük sürprizine imza attı. Valbuena'nın 77. dakikada attığı güzel gol, İngilizleri yıktı.
İlk maçını Marsilya'a 2-0 kaybeden temsilcimiz Beşiktaş ise, 90 dakika üstün ve baskılı oynadığı karşılaşmanın uzatma dakikalarında yediği golle sahadan yine puansız ayrıldı.
(A) grubunun zirvesinde 6 puanlı Marsilya var. İkinci Porto'nun puanı 4, üçüncü Liverpool'un 1 puanı var. Son sıradaki temsilcimiz Beşiktaş'ın henüz puanı yok.

B GRUBU
Mourinho'nun gidişinin ardından kötü günler yaşayan, ilk maçında Rosenborg'la 1-1 kalarak taraftarlarını çoke eden Chelsea, Şampiyonlar Ligi'nin zorlu deplasmanları arasında gösterilen Valencia deplasmanında 9. dakikada David Villa'nın golüyle 1-0 geriye düşmesine rağmen J. Cole ve Drogba'nın golleriyle sahadan 3 puanla ayrılan taraf oldu.
İlk maçında kendi evinde Valencia'ya 1-0'la boyun eğen Schalke, Rosenborg deplasmanında aradığı 3 puanı attığı iki golle buldu. Jones ve Kuranyi'nin ikinci yarıda attıkları goller, Schalke'nin nefes almasını sağladı.
B grubunun zirvesinde 4 puanlı Chelsea bulunuyor. 3'er puanı bulunan iki takımdan Valencia ikinci, Schalke ise üçüncü sırada. Grubun dibinde ise 1 puanlı Rosenborg var.

C GRUBU
C grubunun zirvesinde şu anda Olimpiakos var. İlk maçında Lazio ile kendi evinde 1-1 berabere kalan kırmızı beyazlılar, Werder Bremen'i 3-1'lik gibi net bir skorla geçerek gecenin diğer bir sürprizine imza attı.
Almeida'nın 32. dakikada attığı golle ilk yarıyı 1-0 yenik durumda kapatan Olimpiakos, ikinci yarıda adeta fırtına gibi esti. 73. dakikada Stoltidis, 82. dakikada Patsatzoglo ve 87. dakikada oyuna sonradan giren Kovacevic'in golleriyle sahadan galip ayrılan Olimpiakos, bu galibiyetle liderlik koltuğuna da oturdu.
C grubunun diğer mücadelesi ise Lazio ile Real Madrid, daha doğrusu Pandev ve ve Nistelrooy arasındaydı. 8. dakikada Nistelrooy'un attığı gole 32. dakikada yanıt veren Pandev ilk yarının skorunu tayin eden isim oldu.
İkinci yarının 61. dakikasında Nistelrooy bir kez daha Real Madrid'i öne geçirdi ama Pandev karşılaşmanın da son sözünü söyleyen golünü 75. dakikada Real Madrid ağlarına bıraktı.
C grubunda Olimpiakos ve Real Madrid 4'er puanla ilk iki sırayı paylaşıyor. Lazio'nun 2, Werder Bremen'in ise henüz puanı bulunmuyor.

D GRUBU
Lucescu'nun harikalar yarattığı Shakhtar Donetsk, ikinci karşılaşmasında da galip gelerek 6 puan ile zirveye oturdu. İlk maçta celtic'i 2-0 yenen Lucescu'nun öğrencileri, bu kez deplasmanda Benfica ile karşılaştı. Rodriquez',in 42. dakikada attığı gol, hem 3 puanı, hem de liderlik koltuğunu Shakhtar'a getirdi.
D grubunun diğer karşılaşmasında ise bu kupayı geçtiğimiz yıl kaldıran Milan ile İskoç temsilcisi Celtic karşı karşıya geldi. İlk yarısı golsüz tamamalanan karşılaşmanın 62. dakikasında McManus ile bir gol bulan Celtic, bu gole sevinirken 68. dakikada Kaka'nın penaltı golüyle üzüldü.
Kaka, Celtic'i üzdü, Milan'ın ümitlerini yeşertti ama karşılaşmdaki son sozü 90. dakikada sahneye çıkan McDonald söyledi. 2-1.
Celtic bu galibiyetle ilk 3 puanını alırken, Milan da 3 puanda kaldı.
D grubunun zirvesinde 6 puanlı Shakhtar Donetsk var. 3 puanlı iki takımdan Celtic ikinci, Milan ise üçüncü sırada. Grubun son sırasında ise henüz puanı bulunmayan Benfica var.
Şampiyonlar Ligi, verilecek 2 haftalık aranın ardından 23 ve 24 Ekim'de oynanacak karşılaşmalarla devam edecek.



Kaynak: Milliyet


Yazının devamını okuyun...

Sabri Ugan Spikerliği Bıraksın..

6

Saat: 13:26 | Yazar: Burak Doğan


Yahu bu Sabri Ugan neden hala maç anlatıyor? Şampiyonlar Ligini O'nun yüzünden sessiz izlemek zorunda kalıyoruz.. Gerçekten insanı çileden çıkarır hale gelmeye başladı.. Bu duruma kimse dur diyemez mi?

O kadar çok örnek var ki verilebilecek kendisi hakkında, maç yorumları hakkında, anlatımı hakkında.. Maç öncesi nerdeyse daha isimleri nasıl söyleyeceğine karar vermeden zorla maça çıkartılıyormuş gibi duruyor.. Bir hücumda söylediği sözler şu şekildeydi.. Empenze topu alıyor, adamı geçiyor, Mepeza, Mempenzaaaaa ve aut.. Şu durumda maçı radyodan dinlesem, diycem ki bu karşı takımda 3 tane çok hızlı zenci var, adam daha söyleyemeden 3ü paslaşıp şut bile atıyorlar.. Ama malesef adamın adı M'Penza ve elbette daha karar verememiş Sabri abi..


Ve elbette dün akşam Fenerbahçe maçı.. Roberto Carlos elbette bu takıma katkısı en yüksek oyunculardan biri.. İnanılmaz toplar kesiyor çok güzel toplar çıkartıyor, oyunu kurup arkadaşlarını çok güzel yönlendiriyor. Ama o da ne.. Sabri Abimiz maçı bırakmış, pozisyon olmuş, o hala Carlos'a olan aşkını kelimelere dökmeye çalışıyor.. Hele Carlos'un frikik atmadan önceki 25 saniyede, yeryüzündeki bütün methiyeleri bir nefese sığdırma mücadelesini asla unutamayacağım..

Maç bu kadar mı katledilir yani.. İlk yarının sonlarına doğru, Fenerbahçe oyunu soğutup, mantık çerçevesinde 1-0'a oynamaya çalışıyor.. Ama o sırada Sabri Abi'den inciler teker teker dökülüyor: Fenerbahçe müthiş bastırıyor diyor.. O duygusuz sesi, zaten mantıklı bir anlatım gösterse bile katlanılabilecek durumda değilken, O, oturup heyecanlı anlarda heyecanlanması gerekirken sadece hızlı hızlı konuşmaya başlıyor, coşku olması gereken yerlerde ki bunlara golleri örnek verebiliriz, takılıyor kalıyor aynı kelimede..

Bize bir kıyak yapsalar.. Adam gibi bir yorumcu çıkartsalar, adam gibi bir spiker bulsalar.. Zaten Fenerbahçem şanssızlığını kırmış Avrupada iyi işler yapıyor, onun tadını çıkarsak doyasıya.. Vallaha ben sesini kısıyorum bazen kapatıyorum sırf bu adam yüzünden yani..

Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi Maç Sonuçları (2. Hafta), Puan Durumları ve Golleri

4

Saat: 11:44 | Yazar: Burak Doğan


Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçeyi anlattıktan sonra, sırada diğer gruplar var. Alınan sonuçlar ve puan durumları şu şekilde..

E Grubu
(E) Grubu'nda çok iyi başlangıç yapan Barcelona ve Glasgow Rangers, deplasmanda mücadele etmelerine rağmen sahadan galip ayrılan iki ekip oldu. Stuttgart'ı Puyol ve Messi'nin golleriyle 2-0'la geçen Barcelona zirvenin sahibi oldu.
Gecenin en önemli karşılaşmasında ise ilk maçta Barcelona'ya 1-0 yenilen Lyon ile İskoç temsilcisi Glasgow Rangers karşı karşıya geldi. Lyon ağlarına 3 gol birden gönderen Glasgow Rangers, bu yıl Avrupa'da ne kadar iddialı olduğunu adeta ilan eder gibiydi.
Bu sonuçların ardından Barcelona ve Rangers puanlarını 6'ya çıkarırken, Lyon ve Stuttgart'ın henüz puanı bulunmuyor. Diğer sonuçlar ve puan durumu arka sayfada..



F Grubu

İlk karşılaşmalarında sahadan 3'er puanla ayrılan (F) Grubu'nun devleri Manchester United ve Roma, Manchester'da karşı karşıya geldi.Kırmızı şeytanların büyük yıldızı Rooney, takımı adına güzel bir gole imza atarak Manchester United'a galibiyeti getirdi. İki puansız ekip, Sporting Lizbon ve Dinamo Kiev'in mücadelesinde ise gülen taraf deplasmanda mücadele etmesine rağmen Sporting oldu. 2-1'lik skorla dahadan ayrılan Sporting Lizbon, Manchester United'ın liderlik koltuğuna oturduğu grupta ikinci Roma ile aynı puana sahip olmasına rağmen 3. sırada yer aldı. Son sıradaki Dinamo Kiev'in henüz puanı bulunmuyor...

G Grubu

Temsilcimiz Fenerbahçe'nin de mücadele ettiği (G) Grubu'nda PSV'yi 2-0'la geçen İnter rahat bir nefes aldı. Zlatan İbrahimoviç'in biri penaltıdan, diğeri kafa ile attığı iki gol, İtalyan temsilcisine adeta hayat verdi.
Fenerbahçe'nin deplasmanda CSKA Moskova ile 2-2 berabere kalmasına rağmen liderlik koltuğuna oturduğu (G) Grubu'nda, 3'er puanı bulunan İnter ikinci, PSV 3. sırada yer alıyor.Son sıradaki CSKA Moskova'nın ise 1 puanı var.

H Grubu

Şampiyonlar Ligi'nin şanssızları arasında gösterilen Arsenal, bu yıl kötü şansını kırmak ister gibi. İlk karşılaşmasından 3 puanla ayrılan İngiliz temilsici, Steaua Bükreş deplasmanında da sahadan 1 golle de olsa 3 puanla ayrılmasını bildi ve zirveye kuruldu. Son iki yılın UEFA Şampiyonu Sevilla ise, artık UEFA'da değil, Şampiyonlar Ligi'nde başarıyı hedefliyor. İlk maçtaki 3-0'lık Arsenal hezimetinin etkisini üzerlerinden çabuk atan İspanyollar, Slavia Prag'a 4 gol birden atarak İngilizler'in acısını adeta Prag'dan çıkardı.
(H) Grubu'nda Arsenal 6 puanla lider. 3 puana sahip iki takımdan Sevilla ikinci, Slavia Prag ise 3. sırada bulunuyor. Grubun son sırasında henüz puanı bulunmayan Steaua Bükreş var.



Kaynak: Milliyet


Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe Rüzgarı..

0

Saat: 11:32 | Yazar: Burak Doğan

Devler Ligi'nin 2. müsabakaları (E), (F), (G) ve (H) gruplarında dün gece yapılan karşılaşmalarla başladı. Birbirinden güzel gollerin atıldığı gecenin en büyük sürprizi, kendi evinde 3 farklı skorla mağlup olan Fransa Şampiyonu Lyon'du... Ama önce Fenerbahçe..


İlk maçta, Inter'e Kadıköyü dar edip maçı 1-0 kazanan Fenerbahçemiz, CSKA deplasmanına da bu güvenle gitmişti. Maçın 9. dakikasında defansın büyük hatasıyla golü bulan Alex, 47. dakikaya kadar hiç bu kadar zorlanacağını düşünmüyordu muhtemelen.. 47. ve 52. dakikada Edu'nun muhteşem hatalarıyla 2-1 geriye düşen takımımız aşşağıdaki golle beraberliği kurtardı ve grubunda liderliğini sürdürdü.. Kezman ligdeki gibi takıma destekten çok köstek olmaya yaklaşırkeni oyuna girer girmez sivrilen Kazım, bu takımda forvet rahatlıkla oynayabileceğini gösterdi.

Aslında maçta, sonunda hamle yaptı dediğimiz Zico'nunda katkısını azımsamamak lazım. Sarı kartlı oyuncuları öyle bir dakikada kenarıya çekmek risk olduğu kadar, gökhan ve kazım gibi diri ve hızlı ancak tecrübesiz iki oyuncuyu oyuna sürmekte başka bir riskti.

Olay, Fenerbahçe'nin 2-1'de maçı bırakmaması, Zico'nun hamlelerini göstermesi ve Kazım'ın takıma getirdiği canlılıkla sonuca vardı. Fenerbahçe'nin en dikkat çekici özelliği ise 20 şutlu Inter maçından sonra 23 şutu maç sırasında kaleye göndermesi oldu.. Sanırım Fenerim güzelim sonunda tecrübe kazanmaya başladı.. Ve bu tecrübenin bir numaralı katkısıda elbette Roberto Carlos'tan geliyor. 35 yaşında ne işi var Fenerbahçe'de diyenler işallah utanmaya başlamışlardır...


Yazının devamını okuyun...