Yurdum İnsanı Trafik İşaretine Uyuz..

6

Saat: 13:51 | Yazar: Burak Doğan

Söylenebilecek ne var ki.. Eminim ki gayet bilerek isteyerek yapılmış bir hata.. Yurdum insanını çok güzel bir şekilde açıklıyor, tanımlıyor.. Uyuzuz kardeşim..
Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi 28 Kasım Sonuçları, Puan Durumu

0

Saat: 16:25 | Yazar: Burak Doğan


Futbolda Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde 5. hafta mücadelesi, dün gece (A), (B), (C) ve (D) gruplarında yapılan maçlarla tamamlandı.

Alınan sonuçlar şöyle:

(A) GRUBU

Beşiktaş (Türkiye)-Olympique Marsilya (Fransa): (2-1)
FC Liverpool (İngiltere)-FC Porto (Portekiz): (4-1)

PUAN DURUMU
1-FC Porto: 8
2-Marsilya:7
3-FC Liverpool: 7
4-Beşiktaş: 6
(B) GRUBU:
Rosenborg BK Trondheim (Norveç)-FC Chelsea (İngiltere): (0-4)
Valencia CF (İspanya)-FC Schalke 04 (Almanya): (0-0)

PUAN DURUMU
1) Chelsea: 11
2) Rosenborg: 7
3) Schalke: 5
4) Valencia: 4
(C) GRUBU:
SV Werder Bremen (Almanya)-Real Madrid CF (İspanya): (3-2)
SS Lazio Roma (İtalya)-Pire Olympiakos (Yunanistan): (1-2)

PUAN DURUMU

1) Real Madrid: 8
2) Olympiacos: 8
3) Bremen: 6
4) Lazio: 5
(D) GRUBU:
Benfica SL Lizbon (Portekiz)-AC Milan (İtalya): (1-1)
Celtic Glasgow (İskoçya)-Shakhtar Donetsk (Ukrayna): (2-1)

PUAN DURUMU
Milan: 10
Celtic: 9
Shakhtar: 6
Benfica: 4


Kaynak: Sabah
Yazının devamını okuyun...

Lost 4. Sezon @ ABC Tanıtımı

2

Saat: 14:55 | Yazar: Burak Doğan

Zaman yaklaştıkça, promosyonları, videoları, herşeyi ortada dolaşıyor.. Bugüne kadar en iyi pazarlanan, en çok ilgi çeken dizilerin başında geliyor Lost.. Çünkü sürekli birşeyler çözülmesine rağmen, ana gizemlerden hiçbir haber yok ve mükemmel bir kurgu ile hareket ediyorlar.. Rakamlar, adanın durumu, insanların birbirleriyle bağlantıları.. Kısacası herşey etkileyici..

Böyle olunca, reklam stratejileri çeşitleniyor ve inanılmaz sonuçlar doğuruyor. Bir yandan internet siteleri diziyle bağlantılı olarak, olmayan şirketleri yaratıyor, linkler veriyor.. Ama tabiiki artık herkes 7 Şubat 2008'i bekliyor..

ABC Kanalı, Amerika'da Lost dizisini yayınlayan kuruluş. Ve yeni dönen reklamlarında, az da olsa ipuçlarından söz ediyor. Reklam kokan hareketler bunlar elbette ama, herkesin o gece izlemek için başında olacağıda kesin.. Buyrun o kanalın reklamını izleyin..



Yazının devamını okuyun...

Şirinler Gerçekte Ne Anlam Taşır?

11

Saat: 12:59 | Yazar: Burak Doğan


Şirinler yıllardır Komünizm propagandası yapmakla suçlanmış ABD'de bir dönem gösterimi yasaklanmıştır.

Bunun nedeni para olmadan komünal bir yaşam sürmeleri, Şirin baba'nın Karl Marx'a benzemesi ve kızıl şapka giymesidir. Herkes kendi işini yapıyordur ve mutludur. Herkes aynı şeyi giyiyordur. Çizgi filmdeki Şirinlerin düşmanı Gargamel papaz cübbesi giyer ve dini sembolize eder, altın ve para düşkünüdür (kapitalizm) ve onları yeme (misyonerlik) gibi pek çok gizli unsur bulundurduğu iddia edilmiştir.

Şirinler çizgi filminin yaratıcısı Peyo, sosyalisttir. . şirinleri ortaya çıkardığı zaman iki kutuplu bir dünya vardı.. bir tarafta ABD diğer tarafta SSCB.. sosyalist olan Peyo, yaptığı çizgifilmle bir mesaj vermek ve emperyalist amerika'ya karsı bu yolla propaganda yapmak istemiştir..

Şirinler köyünde bir tek bile ibadethane bulunmaz.. ne kilise, ne havra, ne camii..

Şirinler köyünde para kullanan kimseyi gördünüz mü şimdiye kadar hiç?? para kullanılmaz evet, ama herkes kendine gerekli olan şeyleri bedava edinir.. tembel şirin bile hiç bir iş yapmadığı halde bütün şirinlerle aynı standartlarda yaşamaktadır(tembelli k hakkı).. şirin çileği tarlaları sadece bir şirine ait değildir, bütün şirinler bu tarlada hak sahibidir..

Gargamel'in kedisi azman ise (orjinalindeki adı azrail'dir bu kedinin) ABD'nin peşinden ayrılmayan küçük ülkeleri sembolize eder..

Ayrıca şirinlerin ingilizce yazılımı smurf'tur, bu da “socialist men under red flag” yani kızıl bayrak altında yaşayan adamlar..

Şirinlerin temsil ettiği çok farklı unsurlar da vardır. Örneğin; Şirine feminizmi, Süslü eşcinselliği, Güçlü şirin maço erkeği temsil eder.
Kaynak

Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi 27 Kasım Sonuçları, Puan Durumu

0

Saat: 11:32 | Yazar: Burak Doğan

Şampiyonlar Ligi'nde Salı gecesi yapılan karşılaşmaların ardından, E, F, G ve H Grupları'nda 5. Maç günü tamamlandı.

Devler ligindeki temsilcimiz Fenerbahçe, deplasmanda Inter'e 3-0 mağlup olurken, Inter topladığı 12 puanın ardından G Grubu'ndan lider olarak çıkmayı garantiledi.

8 puanla ikinci sırada yer alan temsilcimiz, son maçında kendi Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda CSKA Moskova'yı ağırlayacak. 1 puan gerisinde 3. sırada yer alan PSV ise Inter'i konuk edecek.

Fenerbahçe, alacağı bir galibiyetle gruptan ikinci sıradan çıkacak, puan kaybetmesi durumunda ise, PSV'nin alacağı sonuca bağlı olarak, Avrupa macerasını ya UEFA Kupası'nda ya da Şampiyonlar Ligi'nde sürdürecek.

Salı gecesi yapılan diğer karşılaşmaların ardından E Grubu'nda FC Barcelona lider olarak gruptan çıkmayı garantilerken, son maçta Rangers ve Lyon, ikincilik mücadelesi verecek.

F Grubu'nda tüm maçlarını kazanan Manchester United ve onu 5 puan geriden takip eden AS Roma, bir üst tura çıkmayı garantilerken, Sporting Lizbon, UEFA'ya katılacak.

H Grubu'nda ise, Slavia Prag, UEFA Kupası'na katılacak ekip olurken, Arsenal'in 2 puan önünde lider olan Sevilla, son maçında liderliğini sürdürmek isterken, Slavia'nın konuğu olacak, Arsenal ise Steaua'yu konuk edecek.

Şampiyonlar Ligi'nde A, B, C ve D Grupları'nda 5. Maç Günü, Çarşamba gecesi yapılacak 8 karşılaşmanın ardından tamamlanacak.

Bazı gruplarda 4, bazılarında da 5 karşılaşma geride kalırken, Dinamo Kiev, henüz puan alabilmiş değil. Fenerbahçe ile G Grubu'nda yer alan CSKA Moskova'nın 1 puanı bulunurken, H Grubu'nda Steaua Bükreş, Slavia Prag karşısında ilk puanını Salı gecesi aldı.

Bir diğer ilk puanını 5. Maç Günü'nde alan ekip ise Stuttgart oldu, Stuttgart, sahasında konuk ettiği Rangers'ı 3-2 mağlup ederken, aldığı 3 puanın UEFA Kupası ya da bir üst tur için bir diğeri olmadı ve Avrupa kupalarına, yapacağı 6. karşılaşmanın ardından, veda edecek.

Salı günü alınan sonuçlar:

E GRUBU
VFB Stuttgart (Almanya)-Glasgow Rangers (İskoçya): (3-2)
Olympique Lyon (Fransa)-FC Barcelona (İspanya): (2-2)

F GRUBU
Dinamo Kiev (Ukrayna)-AS Roma (İtalya): (1-4)
Manchester United (İngiltere)-Sporting Club Lizbon (Portekiz): (2-1)

G GRUBU
CSKA Moskova (Rusya)-PSV Eindhoven (Hollanda): (0-1)
FC Inter (İtalya)-Fenerbahçe (Türkiye): (3-0)

H GRUBU
Sevilla (İspanya)-Arsenal (İngiltere) (3-1)
Steaua Bükreş (Romanya)-SK Slavia Prag (Çek Cumhuriyeti): (1-1)

Kaynak: Sporx


Yazının devamını okuyun...

Yine mi Lost 4. Sezon Bağlantısı?

4

Saat: 15:19 | Yazar: Burak Doğan

"1-18-08 takma tanıtımı yapılan ve yönetmenliğini Matt Reeves'in yaptığı filmin ismi belli oldu. Cloverfield, yapımcısı j.j. abrams olan film bu nedenle çoğu kere Lost ile bağdaştırıldı ve 4. sezonun finali bu filmde saklıymış gibi bir dedikodu dolaşmaya başladı, tabi öyle olup olmadığı hakkında yine de net bir açıklama yok... Filmin Fragmanları ise görgü tanıklarının kameralarından yansıyan görüntülermiş gibi hazırlanmış. lost vari bir kurgu da yok değil... Fragmanlar bende bir godzilla yorumu olduğu izlenimini uyandırıyor..." diye açıklama yapılmış www.ucandaire.org'da, Türker Keskinpala tarafından.. Artık yavaş yavaş başlasa şu Lost'ta bizde kurtulsak şu efsanelerden..
Yazının devamını okuyun...

Uzay Mekiğini Etkileyen Faktör: Atlar!

0

Saat: 14:39 | Yazar: Burak Doğan

Bu yazıyı okuduğumda etkilendim açıkçası.. Sİzinlede paylaşmak istedim.. Buyrun burdan yakın..:)

Kennedy uzay araci firlatma rampasına baktıgımızda, asıl yakıt tankının her iki yanında iki büyük füzenin yer aldığı dikkatimizi çeker.

Bunlar SRB (Solid Rocket Boosters) olarak adlandırılır ve Tiiokol şirketi tarafından Utah'taki fabrikasinda üretilir.

Bunların genişliği yaklaşık olarak 5 feet ' tir. Aslında bunlari tasarlayan mühendisler daha fazla genislikte yapmayı istemişler, ama yapamamışlar....

PEKI NIYE?


SRB'ler fabrikadan fırlatma rampasına trenle gönderilmek zorunda olduğundan bu istekleri gerçekleşememiş.
Bahsedilen tren yolu dagdaki bir tünelden geçmektedir ve SRB'ler yolun genisliginden hafifçe daha genis olan bu tünelden geçmek zorunda olduğundan, bahsettigimiz genişlik de yaklasık olarak tren raylarının
arasındaki genişlik olan 4 feet 8.5 inc'ten biraz fazladır.
ABD'deki rayların genişliği NEDEN 4 feet, 8,5 inc' tir....?

Bu oldukça ilginç bir mesafe..

NEDEN acaba tam olarak bu Ölçüde....?
Çünkü Ingiltere'de de bu şekilde ve raylar ilk defa sürgündeki İngilizler tarafından yapılmış...



Peki NEDEN İngilizler bu genişliği kullanıyorlarmış?


Çünkü ilk tren raylarını yapanlar eski tramvayları yapan kişilermiş ve bu genişlik de onların kullanmış oldukları genişlikmiş...
NEDEN acaba Özellikle bu uzunluğu kullanıyormuş bu adamlar ?
Çünkü bu adamlar, tekerlekler arasindaki bu mesafeyi eskiden beri at arabalarını yaparken dikkate alıyor ve tramvaylari yaparken de aynı şase genişliği ve araç gereçleri kullanıyorlarmış.....

Güzel. O zaman, at arabalarinda tekerlekler arasında NEDEN bu ilginç ölçüyü dikkate alıyorlarmış?
Çünkü diger bir ölçü kullandıklarında eski bir Ingiliz yolunda araba
bozuldugunda, yol izleri arasindaki mesafeye uyacak şekilde ölçüyü tutturmak zorundaymışlar.
Iyi de, acaba KİM bu eski yolları yol izlerini böyle oluşturacak şekilde yapıyormuş?
Avrupa'daki (ve Ingiltere 'deki ) ilk uzun mesafeli yollar Roma Imparatorlugu tarafından kendi savasçıları için yapilmiş ve o zamandan beri kullanıla gelmekteymiş.



Bu yol izleri NEDEN bu sekildeymiş?


Çünkü Roma Imparatorlugu 'nun ilk savasçılarının arabaları bu ilk tekerlek izlerini olusturmuşlar ve digerleri de arabalarının tekerleklerinin zarar görmesinden korktuklarından, bu izlerin üzerinde gitmesini sağlayacak şekilde iki tekerlek arasindaki mesafeyi taklit etmek zorunda kalmışlar. Işte bu nedenle, Roma Imparatorluğu için ya da Roma Imparatorlugu tarafından yapılan at arabalarının hepsi, tekerlekler arasındaki bu mesafeyi koruyacak sekilde aynı ölçülerdeymiş....
ABD'deki standart ray genisligi olan 4 feet, 8,5 inc ölçüsü Roma Imparatorlugu savas arabalarinin yapilis kurallarindan türemis gelmis....,!

Peki Romalılar NIYE böyle bir ölçü tutturmuslar....?



4 feet 8.5 inc'i NEREDEN bulmuslar?
Kurallar ve bürokrasi her zaman var olmustur.
Bazen size bazı kuralları hatırlattıklarında ve siz bu kuralların KİMİN ki.....altından çıktığını sorarsınız, değilmi?

Tam doğru yoldasınız,

Roma Imparatorluğu'nda savaş arabaları, arabanın eni, tam olarak iki atın poposunun arasındaki mesafeye eşit olacak şekilde yapılmıştır....!

Böylece ulaştığımız yanıt, en başta sorulan sorunun yanıtıdır.

Yani sonuç olarak, dünyanin en gelişmiş ulaşım sisteminin fırlatma füzelerinin dizayni, iki bin küsur yıl önce bir atın k.çının genişligi ile belirlenmiştir.....





Yazının devamını okuyun...

Erkeklere Göz Muayenesi!

7

Saat: 10:46 | Yazar: Burak Doğan

Evet.. Erkekler için hazırlanmış, düzenlenmiş, düzeltilmiş ve uğraşılmış bir göz muayenesi.. Bakın bakalım nereye kadar görüyorsunuz.. En son hangi satırı gördüğünüzü isterseniz yorum olarak iletin, bakalm kim en keskin göze sahip:))


Yazının devamını okuyun...

Süreyya'ya Finiş Erken Göründü..

0

Saat: 09:37 | Yazar: Burak Doğan

Süreyya Ayhan.. Belkide , bugüne kadar gelmiş en iyi Türk atletlerden biri.. Hemde saf Türk.. Saf derken yanlış anlamayın, Anadolunun bağrından kopup gelmiş, devşirme olmayan bir Türk kızı.. İlkokulda nasıl koştuğu falan anlatılıyor, biliniyor yani.. Burdaki amacım Elvan'a laf atmak değil, sadece çok nadir yetişen değerlerimizden bahsetmeye çalışıyorum.. Dünyada tanınan sporcularımıza baksanıza.. Naim Süleymanoğlu Bulgar, Hidayet Türkoğlu ve Mirsad Türkcan Bosnalı vs vs.. Yani çok başarılı sporcuları zor çıkarıyoruz. Bu yeteneklerin olmadığından deil, 70 milyonluk milletten neler çıkar. Ama esas neden altyapımız olmadığından, değerleri yetiştiremediğimizden.. Bu başka bir yazı konusu, gelelim Süreyya'ya..

En başta Hıncal defalarca yazdı bunu.. Çok büyük bir değer Süreyya.. Yetiştirilmesi lazım, türlü konularda profesyonel hocaları olması lazım, en az 5 tane hocayla çalışması lazım.. Çünkü kendisine yakın olan kişiler bu şekilde çalışıyor. Psikologu ayrı, diyetisyeni ayrı, kondisyoneri ayrı.. Ama hiç kabul etmedi bu şekilde çalışmayı, sanki elinde başka şansı yokmuş gibi sürekli hocası/kocası Yücel Kop ile çalıştı, daha doğrusu çalışmaya çalıştı..

İlk önce gittiği kamplarda bulunamadı, doping maddesi kullandığından idrar testinden kaçtı ve 2 senesini kaybetti.. En değerli 2 senesini. Üstüne, devletten maaş talep etmeye devam etti. Ne için? Amerikada kamp yapmak için.. İstediğini aldı ama malesef bu sefer yarıştan bir süre önce sakatlandı.. Çünkü zaten başaramayıp rezil olacağını biliyordu o ölçtüğü dereceleriyle..

Sürekli bir gidiş geliş mevzusundan sonra, insanların kendisini arabayla ezmek istediğinden falan bahsetti, buda kendi üzerindeki baskının kanıtıydı.. Komplo teorisyeni oldu çıktı resmen. Şimdide Dünya Şampiyonası öncesinde yapılan doping testinde 2 sonucuda pozitif çıktı.. Yani yine dopingli Süreyya ve bundan sonra hiçbir yarışa katılamayacak.. Hatta kalkıp buna, yemeklerime doping karıştırmışlar falan demiş, şaka gibi..

Süreyya, hoca/kocasına yaranacak diye, başka destek istemedi, bildiğini okudu, doping yaptı belkide sakatlığından kurtulmak için çabucak.. Ama hiçbir şey, düşündüğü gibi olmadı.. Artık Süreyya diye bir atletimiz yok, hatta elimizde 2 defa dopingden yakalanmış bir atletimiz bile var nurtopu gibi.. Şimdi istediği gibi sponsor bulup, hayatını Amerika'da ! geçirebilir.. Allah yolunu açık etsin..

Yazının devamını okuyun...

ShePhone: Kadınların Yeni Fantezisi..

0

Saat: 09:09 | Yazar: Burak Doğan

Gerçekten güzel bir başlık Zamazing'den.. Hem ilgi çekici, hemde hit arttırıcı.. Aynı zamanda telefonun özellikleride tam bir "Sex and the City" hatununa özel bir şekilde programlanmış durumda. Dolayısıyla evet, bu tam bir zamazingo diyoruz. i-phone'un "güncellenmiş ve geliştirilmiş" bir durumu olan shephone, etkileyici özelliklere sahip. Fotoğrafını gördüğünüz telefonun, içermesi istenen özellikleride şu şekilde açıklanmış:


1.mini "tavşan" vibratör
2.parfüm/koku haznesi
3.ilaç kutusu
4.diş ipi
5.tirbuşon
6.gebelik testi
7.kondom kutusu

arayüz:
1.portatif bronzlaştırıcı laser
2.ses çözümleyici (sevgilinizin yerini sesinden tespit edebileceksiniz)
3.alkolmetre
4.GPS universal remote
5.phone, Wi-Fi web, MP3 player
6.kayıt cihazı

Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına.. Bu aygıt, Marie Claire'in 2007 Ekim sayısında çıkmış bir yazı. Zaten Zamazing'dede link verilmiş kendisine. Yazının kendiside bu adreste.
Aynen resmide açıklamalarıyla bu aslında.. Peki ne dersiniz? Kullanışlı mı=)

Yazının devamını okuyun...

Yurdum İnsanı İcadı..

1

Saat: 11:09 | Yazar: Burak Doğan

Malum hepimiz farkındayız yurdum insanının ne kadar yaratıcı olduğunun.. Her şekle girip her yerden çıkabildiğini.. Türlü türlü şakalar, türlü türlü yazım hataları.. Ama ana felsefede, hep içtenlik var. Hiçbir zaman kalkıp, yurdum insanının içtenliğini sorgulayamaz kimse.. Ama bu seferki farklı.. Bu zamazingo, yurdumuzdaki insanların %50 siyle yani erkek kısmısıyla ilgili.. Madem ayakta yapıyosun kaldır şu aygıtı bağrış çığrışları eminim ki her evden yükselir.. Alın size çözüm.. Yapanında eline ayağına sağlık.. Sonunda kurtulduk.. Ne o öyle eğil, uzan, kaldır, indir..


Yazının devamını okuyun...

Petek Balın Oluşum Mucizesi..

2

Saat: 09:18 | Yazar: Burak Doğan

Hayatta bazı şeyleri, değerine varmadan yaşarız ve farketmeden tüketiriz. 1 kilo balın ortaya çıkabilmesi için binlerce arının ne kadar bir zamanda çalıştığını da tahmin bile edemeyiz. Hepimizin bildiği, kovanlarda balların oluşturulduğu ve bizimde oralardan elde ettiğimiz. Peki hiç bunun canlı haline tanık oldunuz mu? Zamanla, yavaş yavaş nasıl inşa edildiğini ve bize sunulduğunu.. Buyrun burdan izleyin bir peteğin nasıl oluştuğunu.. Gerçekten gözlerinize inanamayacaksınız.. (1 kilo bal için 40.000 adet arının, 6 milyon adet çiçeği dolaştığını biliyormuydunuz?)









Yazının devamını okuyun...

Michael Jordan Boşanırsa, Karısı Multimilyoner Olur!

0

Saat: 13:33 | Yazar: Burak Doğan

"NBA tarihinin efsane ismi Michael Jordan, 18 yıllık hayat arkadaşı Juanita Vanoy'dan boşanabilmek için büyük servetinin önemli bir kısmını kaybetmeye hazırlanıyor. 4 Ocak'ta Vanoy'un açtığı boşanma davası sonuçlandı ve efsane isim, bekar kalabilmek için eski eşine tam 168 milyon dolar ödemeye mahkum edildi.

Çiftin, Jeffrey (18), Marques (16) ve Jasmine (14) adından üç çocuğu bulunuyor. Servetinin ne kadar olduğu tam bilinmeyen Jordan, oyunculuk hayatı boyunca gittiği deplasmanlarda hayat kadınlarıyla yaşadığı birlikteliklerle gündeme gelmiş ve Juanita Vanoy, boşanma gerekçesi olarak bu birliktelikleri göstermişti." Kaynak Sporx

Şu anda spor yapmamasına rağmen, kazandığı paralar, aktif spor yaşamında olan yüzbinlerce sporcudan daha büyük.. Çok uç isimler sadece onun şu anda kazanabildiği paraları kazanabiliyor.. Sonuçta o Michael Jordan.. O bir ilah.. Onun hakkında bir yazı yakında yayınlamayı planlıyorum, şimdilik bununla idare edelim:)

Yazının devamını okuyun...

Kral'a Söylediklerimiz Azmış.. Bekir Coşkun Yazıyor..

0

Saat: 13:21 | Yazar: Burak Doğan

Kral hakkında ufak birşeyler yazmıştık.. Ama bilmediklerimiz, duymadıkalrımız varmış.. Bekir Coşkun sağolsun paylaşmış bizlerle.. Artık yoruma pek açık değil sanırsam bu olay..

Benim cumhurbaşkanım olsaydı...


BEN böyle "devlet adamı" görmedim. Sen kalk git kaldığı otele, Kral’ın dibine otur.

Öbürü de öte yanında...

Kral ortada.

İki gündür bekliyorum:

9 uçak, iki bin bavul, üç yüz gardırop ve altın tahtı ile gelen (iyi ki petrol kuyularını getirmedi) Kral’ın oteline giden ve sağına-soluna oturan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı size "gurur" mu verdi, yoksa "hüzün" mü?

O zaman ben "Benim cumhurbaşkanım olamaz" dediğimde niye kızdınız?

*

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı; Anıtkabir’i ziyareti reddeden, bu ülkeyi kuran insana saygı göstermeyi kabul etmeyen bir Kral’a "Devlet Şeref madalyası" vermezdi.

Hem de 10 Kasım günü...

Mustafa Kemal; son yüzyılda, İslam áleminin Batı emperyalizmine karşı tek onurlu ve şanlı zaferini kazanmış komutandır.

Kral ise; Körfez savaşları boyunca, kendi topraklarını korumak için kutsal mekanların savunmasını dahi elinde bira kutusu olan Amerikalı askerlere bırakmış birisidir.

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı....

Kimin koltuğunda oturduğunu bilir, en şerefli savaşın kahramanına saygı göstermeyen, kutsal toprakları ABD deniz piyadelerine bekleten bir Kral’ın oteline koşmazdı.

Kral, görüşme salonuna Atatürk’ün resimlerinin asılmasını da kabul etmedi, kendi fotoğrafını astırmış, onun altına oturdular.

10 Kasım nedeniyle tüm bayraklar yarıya indirilirken, Suudi Arabistan bayrağının yarıya indirilmesini de reddetti Kral.

Ama bizim "devlet adamları" doğru otele.

Biri sağında, biri solunda.

Ortada Kral...

Tepelerinde de, kendisi yetmiyormuş gibi fotoğrafı.

Ben ise televizyonda şeriat bayrağının altındaki öpücükleri sayıyorum; işte sırayla ve hasretle yumuluyorlar... Sağ yanak bir, sol yanak iki, sağ yanak bir kez daha, etti üç...

*

Ne yapacaksınız?

Abdullah Gül "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı böyle yapmazdı.

Ben böyle "başbakan" ya da böyle "cumhurbaşkanı" istemem.

Benim de; en yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları "reddetme" hakkım vardır.

Böyle yapmazdı "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı.

Yazının devamını okuyun...

Mimlendim!

0

Saat: 14:53 | Yazar: Burak Doğan

Evet sizler kitap seçiminizde ne gibi bir yol izliyorsunuz? Çok satanlar listelerini takip ediyor musunuz? Ve bu listeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçekten de Çok Satanlar mı yoksa Çok Sattırılanlar mı? diye girmiş olaya sevgili Emrah Atik..

Eğer zamanım olurda kitap okuyabileceğim bir on dakika yaratabilirsem, elime aldığım kitaplar genelde malesef çok satanlar listesinden oluyor.. Elbette hep bir numara değil ama, en revaçta olan kitaplar onlar olduğundan gidip dalıyoruz malesef.. Neden malesef, çünkü gerçekten zaman yok.. 2009 Ağustosuna kadar zaman benim için inanılmaz değerli.. Bilenler bilirler. Ama gerçekten kitapçıda kendime vakit ayırabilecek kadar zamanım kalmıyor.. Bende girip 3 saat gezeyim kitapçıyı, bulayım kendime en uygun kitabı diye isterim ama çok zor malesef..:(

Son zamanalrda ayda bir kitaba çıkarsamda ortalamamı, yinede düşük, çok düşük.. Bu konuya Serkan ne derki acaba? Serkan'cım sen ne gibi bir yol izliyorsun?


Yazının devamını okuyun...

Yeşil Bayrağın Önünde Devlet Şeref Madalyası Takdimi

0

Saat: 14:34 | Yazar: Burak Doğan

Devlet Şeref Madalyası.. Anayasayı açalım bakalım neymiş: "Devlet Şeref Madalyası, Bakanlar Kurulunun teklifi, Cumhurbaşkanının tevcihi ile Türkiye Cumhuriyetinin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzuru, birlik ve beraberliği için yurt içinde veya yurt dışında üstün feragat, fedakarlık, başarı ve yararlık gösteren Türk ve yabancı uyruklu kişilere verilir." Peki Kral Abdullah acaba bu ödüle layık görülmek için ne yapmıştır?


Acaba yapmıştırda biz mi bilmiyoruz? Ya da karşımıza çıkıp ben bugüne kadar çaktırmadan bunları bunları mı yaptım dedi ki? Hadi bunları geçtim..

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, protokol kurallarının dışına çıkarak, nasıl uçağında karşılıyor gelen bir Kralı? Nasıl rica minnet edilince oteline kadar gidiyor Kralı görmeye? Ve nasıl olurda resimlerinde bir Cumhurbaşkanlığı Forsu ya da Türk Bayrağı olmaz.. Bunu en güzel, Hürriyet Gazetesi'nden Tufan Türenç açıklamış:

AKP iktidarının aşiret anlayışının en güzel örneğini Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Türkiye ziyaretinde yaşadık.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, güçlü ve onurlu bir devletin cumhurbaşkanı ve başbakanı gibi davranmadılar.

Nedir o Kral Abdullah’ın karşısındaki eziklik?
Nedendir bu kadar hayranlık?
Kralın bir yanına Cumhurbaşkanı Gül’ü, bir yanına Erdoğan’ı oturtarak çektirdiği ulusal onurumuza yakışmayan o fotoğraf, nasıl bir iktidara sahip olduğumuzun acı bir belgesidir.

Fazla söze gerek yok.

Yazının devamını okuyun...

Atam'a Gidiyorum..

0

Saat: 16:24 | Yazar: Burak Doğan

Gidiyorum.. Anayurdu demir ağlarla örmüşler madem zamanında, bende Atam'a trenle gidiyorum.. Giderken yolda, çok görmek isterdim, ne halden ne hale gelmiş şehirlerimiz, yaşantılarımız.. Az da olsa hissetmek için neler yaşandığını, 9 Eylül Ekspresi ile Atam'a gidiyorum.. Onu kaybettiğimizden beri hiç bu hale düşmediğimizi, hiç devrimlerinin bu kadar ayaklar altına alınmadığını anlatıcam ona orda.. Gerekirse şikayet edicem. Bırakın beni.. Atama gidiyorum ben.. Yokum birkaç gün..
Yazının devamını okuyun...

Sizce Neden Sürekli Üzerimizde Oyunlar Oynanıyor?

0

Saat: 16:15 | Yazar: Burak Doğan

Belkide bu harita, bu açıklamalar, bulunduğumuz toprakların yüzyıllardır neden paylaşılamadığını anlatır sizlere.. Her medeniyetin beşiği anadolu.. 4000 yıldır..


Yazının devamını okuyun...

Avrupa Öğreniyor "Efsane" Kelimesini

0

Saat: 14:36 | Yazar: Burak Doğan

Fenerbahçe.. Yıllardır ekonomik olarak yükselişte olan, ülkedeki başarılarıyla taraftarlarını tatmin etmeye çalışan ve Avrupada bir türlü tam olarak istediği performansı yakalayamayan takımımız. Ekonomik gücün getirdiği ülkenin en mükemmel stadı, bu stadın kendine çektiği 34.000 kombineli mükemmel taraftarı (kapasite 55.000) ve yaptığı flaş transferler ile adından söz ettiren Fenerbahçe, hiç bir zaman sayısı tam belli olmayan ama genelde en çok taraftarı olan takım olarak anılmasını sağlayan milyonlarca taraftarına artık Avrupa başarılarınıda yavaş yavaş göstermeye başladı.
Fenerbahçe taraftarı "hep destek, tam destek" sloganıyla tanınır. Ama Fenerbahçe'den istediği hep başarıdır. Çünkü Fenerbahçe, başarıyı o kadar alıştırmıştır taraftarına. Durmak bilmeyen yorulmak bilmeyen Fenerbahçe taraftarı, takımına bir o kadar gönülden bağlıdır. Sadece bu sene 32.000 kombine, satın alan taraftarlar, bu sene 100.000 Fenerbahçe kartı ve sadece 100.000 Roberto Carlos forması satın alarak takımına desteğini hem maddi hem de manevi olarak sağlamayı amaçlamıştır. Diğer büyüklerde, bu rakamlar, yanından geçilemeyecek rakamlardır..

Bu sene ise, sanki gizli bir değnekle dokunulmuş gibi takıma.. Çok büyük bir değişiklik yok, antrenör aynı, kilit oyuncular aynı.. Roberto Carlos dışında büyük transfer yok (zaten ondan büyüğümü olur diyeceksiniz ama onun paragrafı ayrı) hatta takımdan gidenler var.. Ama genç ve kendilerine güven verilecek oyuncular var yerlerine. Yinede Inter galibiyetinden sonra çok farklı bir Fenerbahçe var. Çünkü bence;

Roberto Carlos.. Takıma gelişi olay oldu.. Formasını alamaz diyenler, bir maçta kalesinde 8 gol birden gördü.. Kendisi için 2 sene uğraşıldı. Ve ne kadar büyük futbolcu olduğunun yanında, imzaya geldiğinde ne kadar büyük bir adam olduğuda belli oldu: Ben söz verdiğim için burdayım yoksa bana çok daha fazlasınıda teklif ettiler... Roberto, takıma ilk geldiğinde çok yazıldı çizildi. Bazı zavallılar, onu Lincoln ile bile karşılaştırdı.. Şu anda gerekli cevabı zaten alıyorlar. Ne kadar büyük bir profesyonel, ne kadar başarılı bir sporcu olduğunu ortaya koydu.. Ve oyunda;

Fenerbahçe'nin en büyük eksiği takımı yöneten tecrübeli bir futbolcunun olmayışıydı. Yılalrdır lideri yoktu takımın.. Takımı ateşleyecek, gerektiği yerde hakeme çıkışacak ve sürekli arkadaşlarını uyaracak bir oyuncuya ihtiyaç vardı ki bu ihtiyaç mükemmel bir şekilde yakalandı sayesinde. Pozisyon hataları en aza indirildi, gençlere örnek olacak bir sporcu kazandı Fenerbahçe. İşin ilginci bir de antrenör kazandı:) Anlatılanlara göre Zico, maçları Carlos ile beraber inceliyor, rakiplerine ona göre hazırlanıyormuş. İlk üç maçtaki en büyük zafiyet olan, geçen seneden kalan geniş alanda oynama hastalığıda yine R. Carlos sayesinde çözülmüş. Ve bu iki büyük usta bütün tecrübelerini paylaşıyorlarmış.. Büyük adamsın be Carlos.. Gelelim Avrupaya artık;

Fenerbahçe, Inter maçındaki mükemmel oyununu daha ligde yansıtamamıştı.. Maçlar kötü gidiyor, beraberlikler, yenilgiler alınıyordu.. Ama bir anda herşey değişti.. Ligde üst üste galibiyetler, Şampiyonlar Ligi'nde dış sahada 2 beraberlik, Beşiktaş galibiyeti (hakeme laf edeceklerine Boboyu 1 hafta kaleciyle teke tek çalıştırsınlar) ve dün gece PSV galibiyeti.. Her şeyden güzeli, Fenerbahçe takımı top oynuyor.. Yani sonuçlar iyi ama takım kötü değil. Kendine güveni tam, geriye düşse bile oyun yapısından taviz vermiyor, saldırıyor, ablukaya alıyor.. Bu güne kadar görmediğimiz kalitede futbol oynuyorlar. Belki Türkiyede kapalı rakipleri açmak çok zor olabiliyor, taktik değiştirilmeli ama, Avrupada hiç öyle değil.. Avrupa için çok uygun bir yapı ve, 4 maçta 2 beraberlik (deplasman) 2 galibiyet çok başarılı sonuçlar. Bu gidişle gruptanda çıkacaklar. Bundan sonrası artık oyuncularda.

Yönetimde olan kısmı ise, bunu artık sabit tutabilmek.. Bir sene çeyrek finale çıkıp, ertesi sene ön elemede elenmektense, şu anda gruptan çıkamayalım daha iyi.. Ama hem Fenerbahçe takımına güvenim tam, hemde Yönetimine..

Yaşa Fenerbahçe..

Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi Ayrıntıları 4. Maç Günü..

0

Saat: 14:27 | Yazar: Burak Doğan

Şampiyonlar Ligi'nde 4. Maçlar, Salı ve Çarşamba günlerinde yapılan 16 karşılaşmanın ardından tamamlandı.

Temsilcilerimizden Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ndeki en farklı mağlubiyeti, Liverpool karşısında 8-0'lık sonuçla aldı.

Bir diğer temsilcimiz Fenerbahçe ise, kendi sahasında konuk ettiği PSV Eindhoven'ı 2-0 mağlup ederek, son 16 takım arasında kalmak için önemli bir adım attı.

Premier Lig temsilcilerinden Arsenal ve Manchester United ise, aldıkları sonuçların ardından son 16 takım arasında kalmaya hak kazandı.

Manchester United ayrıca, 32 takım arasında, 4 karşılaşmada 4 galibiyet alarak puan kaybetmeyen tek ekip.

Geride kalan 4 karşılaşmada, 32 takımdan sadece 3 takım, henüz puan alabilmiş değil.
Bundesliga temsilcisi Vfb Stuttgart, Ukrayna temsilcisi Dinamo Kiev ve Romanya temsilcisi Steaua Bükreş henüz rakipleri karşısında puan alabilmiş değiller.

Temsilcilerimizden Fenerbahçe ile birlikte G Grubu'nda yer alan CSKA Moskova ise 1 puanı olan tek ekip. CSKA tek puanını, Fenerbahçe karşısında 2-2'lik sonucun ardından elde etmişti.

4. Maç Günü'nde alınan sonuçlar:

Liverpool - Beşiktaş 8 - 0
Fenerbahçe - PSV 2 - 0
Shakhtar - AC Milan 0 - 3
Celtic - Benfica 1 - 0
Olympiakos - Real Madrid 0 - 0
SS.Lazio - Werder Bremen 2 - 1
Schalke 04 - Chelsea 0 - 0
Valencia - Rosenborg 0 - 2
Porto - Marsilya 2 - 1
Steaua - Sevilla 0 - 2
Inter - CSKA 4 - 2
Sporting Lizbon - AS Roma 2 - 2
Manchester Utd - Dynamo K. 4 - 0
FC Barcelona - Rangers 2 - 0
Lyon - VfBStuttgart 4 - 2
Slavia - Arsenal 0 - 0

Yazının devamını okuyun...

Şampiyonlar Ligi'nde 4. Hafta..

0

Saat: 10:32 | Yazar: Burak Doğan

Bu haftaki ilk gün sonuçları açıkçası canımızı baya sıktı.. Hafta sonundaki Fenerbahçe maçının ardından yapılan yorumlar, açıklamalar, Beşiktaşlı futbolcuların bu maça konsantre olmasını engelledi ve tarihi fark kaçınılmaz oldu. Sonuçta 1 maç önce yenmiş olsanız bile, karşınızda Liverpool var, siz hakemlere, düdüklere, PAF takımlara takılmaya devam ederseniz, Şampiyonlar Ligi'nin en büyük farkını yersiniz. Bir önceki maçtaki başarınız, tamamen tesadüfe dönüşmüş olur.. Neyse zaten her gazetenin en az 3 köşesinde bu açıklamalar ve tartışmalar var birde buna girip can sıkmayalım.. Gruplardaki maç sonuçları ve puan durumları şu şekilde;

Grp




A Liverpool 8-0 Beşiktaş

A Porto 2-1 Marseille

B Valencia 0-2 Rosenborg

B Schalke 0-0 Chelsea

C Lazio 2-1Bremen

C Olympiacos 0-0 Real Madrid

D Celtic 1-0 Benfica

D Shakhtar 0-3 Milan

Ve Puan Durumları;

A grubunda lider Porto'nun 8 puanı bulunuyor. İkinci Marsilya'nın 7, üçüncü Liverpool'un 4, sonuncu Beşiktaş ise 3 puanda.
B grubunda ise, Chelsea 8, Rosenborg 7, Schalke 4, Valencia 3 puanda.
C grubunda, Real Madrid 8 puanla lider, Lazio ve Olympiakos 5 puan ve averajla sıralanıyor, Werder Bremen ise 3 puanda..
D grubunda da, Milan son galibiyetiyle 9 puanda, Shakhtar ve Celtic 6, Benfica 3 puanda.
Yazının devamını okuyun...

6 Kasım'ı Unutma Unutturma..

2

Saat: 13:15 | Yazar: Burak Doğan

2002 yılının soğuk bir Kasım günüydü.. Ramazan başlamış, aynı zamanda soğukta başlayınca soğuk insanın canını yakmaya başlamıştı. Arkadaşımın telefonuyla derste ayıldım ve kendimi dışarıya attım, çünkü beklediğim bir telefondu.. Abi dedi.. Aldım biletleri.. ve işte Kadıköydeki ilk Galatasaray maçına gitme serüveni başladı. İzmir'deki Ege Universitesine bağlı UniFeb'de olan arkadaşlarla otobüs ayarlandı ve yolculuk gecesi beklenmeye başlandı..

Maç, erteleme maçıydı.. Dolayısıyla çarşamba gece saat 20:00'de oynanacaktı ve öğrenciliğin verdiği rahatlıkla izin sorunu çıkmadı, izmirdeki Fenerbahçeli arkadaşlarım tarafından dualarla uğurlandım okuldan salı günü.. Aynı akşam saat 23.30'da Cumhuriyet Meydanı'ndaydık. Otobüsler hazır bizi bekliyordu, bizde heyecanla maçı elbette.. Yola çıktık.. Uyku yok, uyuyana Fenerbahçe marşı 10 defa..:) Sabahı zor ettik ve Kadıköye indik sabah saat 8'de.. Peki 20:00'de başlayacak maç için ne yapmak lazım? 14:30'da sıraya girmek şart güzel yer için.. Demekki etrafta takılıcaz..

Saat oldu 14:30.. Sıraya girdik. Hava buz gibi, maç saat 20:00'de ve biz tam 15:00'de içerideyiz.. Yerimiz mükemmel ama.. Kenan Evren Lisesi'nin tarafındaki kale arkası, üst kat, orta ve en ön.. Yani 6 saat sonra 4 gol göreceğimiz kalenin hemen arkası.. Ama o saatte nerden bilelim.. Neyse saat 5:30 oldu, millet yemek yemeye başladı, bizde donmaya devam ediyoruz. Ama herhalde yemek yedikten sonra taraftara güç gelmiş olsa gerek, stad bir anda dolmaya başladı, şarkılar marşlar söylenmeye başladı.. O sırada açılan Ultravesti Pankartı görülmeye değerdi.. Hatta buyrun;
Bu sırada saat 18:30 falan oldu.. Heyecan had safhada elbette.. İzmirden kalkmışım gelmişim, hem Kadıköyde ilk maçımı izliyorum hem de bu maç Galatasaray maçı.. Dakikalar o soğukta geçmek bilmiyor.. Saat 19:00 artık yavaş yavaş hakemler, oyuncular sahaya çıkmaya başlıyor. Bu sırada bizim yakınımıza 3 saat falan önce getirilen UltraAslan lar, etrafı yıktıklarından dolayı sahadan çıkartılıyorlar.. O maçtaki en büyük üzüntüm, maçı izlerken 1 kilometre karemde bir tane bile Galatasaraylı olmayışıydı.. Neyse ısınmalar bitti ve maç başlıyor.. Kadıköy yanıyor..


Bundan sonrası ise zaten yıllardır konuşuluyor...

Yazının devamını okuyun...

Yılmaz Özdil'den Başbakana.. Mükemmel Tespit..

3

Saat: 10:01 | Yazar: Burak Doğan

Başbakanımızın, dün akşamki konuşmalarınıda, haykırmalarınıda, açıklamalarınıda dinledik hep beraber.. Ne Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın İngilizce bilmemesine takılacağım, ne o takındığı tavırlara, ne de Beyaz Saray'a bile o uğurlu kravatıyla gitmesine.. Nasıl yani, nasıl oluyor bu iş diye düşünürken, en can alıcı noktayı yine Yılmaz Özdil yazmış.. Ellemiyorum, dokunmuyorum, kopyalıyorum, yapıştırıyorum.. Okumayanlar burdan okusun...

Şırnak’ta 12 sivil katledildi...
"Kimseye pabuç bırakmayız!"

Şırnak’ta 13 asker şehit...
"Rüzgár eken fırtına biçer!"

Hakkári’de 12 asker şehit...
"Bedeli neyse öderiz, ödetiriz!"

"Hevesleri kursaklarında kalacak!"

Tezkere...
"İnce eleyip sık dokuyoruz!"

Barzani’ye...
"Boş laflara karnımız tok!"

Talabani’ye...
"Herkes ayağını denk alsın!"

"Sözün bittiği yerdeyiz!"

DTP’ye...
"Bindiğin dalı kesme!"

CHP’ye...
"Elini taşın altına koy!"

MHP’ye...
"Bin düşünür, pir adım atarız!"

İngiltere’ye giderken...
"İnceldiği yerden kopsun!"
Oxford’da...
"Sabır taşımız çatlamıştır!"

Romanya’dan dönerken...
"Günah bizden gitti!"

AKP toplantısında...
"Bıçak kemiğe dayandı!"

Rice gelmeden önce...
"Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz!"

*
ABD’ye bi indi...
"Pozitif duygular içindeyim."

Yazının devamını okuyun...

Turkcell Süper Lig! Artık Hakem Bulsun!

1

Saat: 15:02 | Yazar: Burak Doğan

Artık bu işin tadı kaçmaya başladı gerçekten.. Çünkü Futbol Federasyonu artık ne yapacağını şaşırdı. Hiç kimseye taviz veremez duruma geldi bütün kapılar suratlarına kapandı. En yakın olabilecek takım her hafta son dakika bombalarıyla puanlar kazanmaya devam ediyor. Yalandan penaltılar ofsayttan goller.. Bu sırada Federasyonun eski destekçisi hakemin çaldığı düdüğü duymayan oyuncuları saldırıp golü atınca, ortalık kan revan oldu. Örneklerin sonu yok. Peki çözüm ne?

Çözüm, ülkemizin genel hastalığının çözümü neyse o.. O koltuğa Derby ile yapışanların ozrla ayırılması.. Hiçkimse ama hiçkimse kendisine kıyak yapılmasını istemiyor.. Hakkını istiyor herkes. Beni kıyak geç penaltı çal vs diyen yok. Eminim ki Galatasaray da bu hallere düştüğü için kendini kötü hissediyordur. 3 haftadır bedava verilen penaltılar, ofsayttan goller ve dökülen bir Galatasaray.. İyi oynasın kazansın kim ne diyebilir ki zaten.

Hakemlerde insan elbet. Onuda düşünmek lazım. Hatalar olur, her yerde, insanın işin içine girdiği her yerde olur hata.. Ama çaktırmadan bilinçli hatalar hoş değil.. Bunu ne millet yiyor, ne yönetimler artık.. Ekranlar herşeyi apaçık gösteriyor.. Erman Hocam sende eyyam yapmayı bıraksan ne güzel olacak.. Herkes şeytanları oynuyor, olan biz renklere gönül verenlere oluyor.. FUTBOLDAN İNSANLARI SOĞUTUYORSUNUZ MİLLET!!

Yazının devamını okuyun...

Yıllık Enflasyon %9, Akaryakıtta ve Tütünde...

1

Saat: 14:02 | Yazar: Burak Doğan

Enflasyon, artık ellerimizde oyuncak oldu.. Malum ülkemizdeki enflasyon 2 hanelinin altında diye uyutulmaya devam ediliyoruz.. Bir aralar jant kapakları enflasyon değerleri hesaplanan listelerde bulunurken, ardından pinpon topları, araba lastikleri vs girmişti.. Birbirinden güzel örneklerle doluydu bu liste, hala da aynı şekilde olduğuna iddiaya girebilirim..

Tabii birde gerçek enflasyon var. En kolayı gidin büyük bir alışveriş merkezine, alın onların büyük boy tanıtım kitapçıklarından ayda bir, 6 ay sonra fiyatların ne kadar yükseldiğini çok rahat hesaplayabildiğinizi göreceksiniz. Tabii tek hane mi çift hane mi onu görmekte çok zor olmaz. Şimdi bu enflasyon değerleri nasıl farklı şekilde üstünde oynanabilir. Efendim şöyle akaryakıt ürünlerinden, 95 oktan kurşunsuz süper benzinde yüzde 8,36, motorinde yüzde 10,78, doğalgazda yüzde 9,52, araçlarda kullanılan LPG'de yüzde 15,77, evlerde kullanılan LPG'de yüzde 17,13 oranında ÖTV yükseltimini yaptınız mı, alın size enflasyon ayarlaması.. Var mı buna itiraz eden? Bu rakamlar enflasyon hesabına giriyor mu? Tabiiki hayır. Bunlar Özel Tüketim Vergisi artışı. Özel Tüketim dediğimizde arabalar için benzin (lüks) LPG (tüp - lüks) doğalgaz (açıklamaya gerek yok, oda lüks).. Bu ülkede stagflasyon var bence, kimse hiçbir şeyi yerinden kımıldatamaz bile.. Var mı iddiaya giren?
Yazının devamını okuyun...

Baklavadan Sonra Lokumuda Kıbrıs Kaptı!

0

Saat: 13:27 | Yazar: Burak Doğan

Gerçekten sinirlenmemek elde mi sizce.. Ben bu tür haberleri duyduğumda inanamıyorum.. Aynı zamanda inanmak bile istemiyorum.. O kadar çok kendimize özgü şeyimiz varken, hem bu varlıklarımızın tescilini kaybediyoruz, hemde kaybettiğimiz ülke, elimizden alan ülke Güney Kıbrıs. Ama bizim dışımızda herkes bunu Kıbrıs olarak duyuyor, öğreniyor. Yani koskoca baklava gitti "Kıbrıs Baklavası" oldu. Şimdide meşhuru meşhur "Turkish Delight" yanı nam-ı değer Lokum, gitti Cyprıs Delight!! oldu çıktı. Bu konuyla ilgili Milliyet gazetesinde çıkan haberi önce paylaşıyorum sizlerle:

"Daha önce baklavayı "Milli Tatlı" olarak tanıtan Kıbrıs Rum Yönetimi, Türk Lokumu olarak bilinen lokumu da "Kıbrıs Lokumu" adıyla AB'de tescil ettirirken, coğrafi işaret zengini Türkiye'de lokumun tesciline yönelik herhangi bir başvuru bulunmuyor.
Türkiye'nin aralarında Türk Rakısı, Antep Fıstığı, Türkmen El Halısı, Türk Tazısı, Gemlik Türk Atı ve Kars Türk Çoban Köpeği'nin de bulunduğu 93 tescilli coğrafi işareti bulunurken, Ayvalık Tostu, İznik Çinisi, Kayseri Mantısı gibi çok bilinen coğrafi işaretler de tescillenmeyi bekliyor.
Kamuoyunda "Turkish Delight" olarak bilinen, reklamları yapılan Türk Lokumu'nun tescili için ise Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) yapılmış herhangi bir başvuru yok. Sadece Safranbolu Lokumu için tescil girişimi mevcut. "Bu lokum muhtemelen Türk lokumundan farklı" diyen TPE yetkilileri, ürün Türk Lokumunun tüm özelliklerini taşıyorsa Türkiye'nin AB nezdinde itiraz hakkının bulunduğunu belirtti."

Şimdi. ben bu mantaliteyi anlamıyorum.. Kültür Bakanı ülkemizde ne iş yapar? Hıncal Uluç'un söylediği gibi sanat fuarına 10 dakika mı katılır, Genel Sekreter olduğu partiden ayrılıp iktidar partisine geçmek için Bakanlık! mı ister, onun sonucunda mı oraya geçer.. Bakanı geçtim hadi yönlendirmedi, işi çoktu.. Koskoca bakanlıkta çalışan kişiler bunlarla hiç mi ilgilenmez? Elimizde ne değerlerimiz varsa teker teker kaybediyoruz, bununda farkında değiliz. Hacıvat Karagözü kaybettik, Türk Kahvesi'ni kaybettik, Baklavayı kaybettik, Döneri kaybettik şimdide Lokumu kaybediyoruz..

Aloo?? Orda birileri var mı??

Yazının devamını okuyun...

NBA'den Örnek Ceza..

0

Saat: 12:56 | Yazar: Burak Doğan

NBA yani National Basketball Association, David Stern'in komutasında, inanılmaz şekilde globalleşip bütün dünyaya yayılmaya başladı ve dünyadaki bütün en iyi basketbolcuları toplamaya başladı bir süredir. Bundan seneler önce beyaz basketbolcu görmek zorken, şu anda ligin yıldızları beyazlar diyebiliriz neredeyse.. Sezon öncesi maçlar Çin'de, Avrupada yapılmaya başlandı. Bu ülkelerde kendi aralarında maçlar oynandığı kadar (ör: Milwaukee Bucks - Los Angeles Clippers gibi), ülkemizdeki örneği gibi, bir NBA takımı ile, gittiği ülkedeki takımlarlada maç yaptı. Bildiğiniz gibi Minnesota Timberwolves ile Efes Pilsen oynadı bu sene bizim evsahipliğimizde. Yani sonuç olarak anlatmak istediğim yürüyen inanılmaz büyük bir çark olan NBA, globalleşen dünyada yerini hızla büyütüyor. Peki ya sosyal sorumluluk? Bunda da payları çok büyük. Örneğin.. en önemli yıldızlar bile gidip çocuk evlerinde çocuklarla zaman geçiriyor, ülke zor durumda kaldığı zamanlarda mesela Katrina Kasırgası buna bir örnek, hem kurumsal olarak hemde oyuncular bireysel olarak yardıma koşuyorlar. Eh en düşük maaşlı oyuncuların ki bunlar %20 gibi oluşturuyor, yılda 500.000 YTL kazandığını düşünürsek gayet mantıklı yani:)

Yalnız sosyal sorumluluk olayını o kadar ciddiye almış durumdalar ki dün yaşanan olayı duyunca inanmakta güçlük çekebilirsiniz.. Los Angeles Lakers'ın sahibi Jerry Buss, alkollü araç kullanırken yakalanıyor. Kamusal olarak bireysel cezaları zaten elbette var 74 yaşındaki milyonerin. Ama NBA yönetimi ne yapıyor? Jerry'cim gel canım yanıma, bak bu senin yaptığın hiç hoş değil, çok kötü örnek oluyorsun bizim çocuklara, sen bunu yaparsan bizim topçular ne yapar diyerek cezayı patlatıyor.. Hemde tam 25.000 USD! Birde bu yetmiyor, yanına 2 maçda hak mahrumiyeti veriyor. (Bu arada Jerry'nin polise verdiği cezada 1900 dolar ve sadece bununlada kalmıyor, bir sürü yaptırımı var bunuda belirteyim)

Bizim ülkemizde, bunun nasıl gelişeceğini sanırım pek anlatmanın manası yok.. Tek anlamadığım 74 yaşında ve LAL Başkanı olan bir kişinin arabasını neden kendi kullandığı.. Hatta hemde üstüne alkollüyken.. Böyledir bu işler işte.. Saygın bir kurum olmak kolay değil sanırım..

Yazının devamını okuyun...

Memleket Gittikçe Karışıyor..

0

Saat: 14:34 | Yazar: Burak Doğan

Evet.. Gerçekten memleket gittikçe karışıyor.. Düşünsenize.. Bir gazeteci, daha öncede burada fotoğrafına yer verdiğim bir gazeteci, fotoğraf kritik sitelerinden birine Cumhuriyet Respsiyonunda çektiği fotoyu koyuyor.. (Foto) Ve ardından, 24 saat içinde 150'den fazla mesaj geliyor ve ortalık birbirine girmeye başlıyor, neredeyse moderatörler olaya müdahale etmek zorunda kalacak gibi.. Ülkemiz bir yandan terör belasıyla uğraşırken ve iki ayrı kutba ayrılmaya çalışılırken, bir yandanda iktidar karşıtları ile iktidardakilerin "rejim" tartışması ülkeyi sonuna kadar geriyor..

Dağda her gün şehit olan askerlerimiz bir yanda dertlerle uğraşırken, ülke içindeki dertler bitmek bilmiyor.. Sürekli gerilen ortam, laik - islamcı tartışmaları, şahinleşen genel yayın yönetmenleri, otobüsten indirilip istiklal marşı söyletilen vatandaşlarımız.. Ülke gittikçe uç noktalara sürükleniyor.

Bu ortamda, canım ne yazı yazmak istiyor, ne de terörü reklam ederek onun istediğini yapmak.. Milletimizi, her birimizi kaynaştıracak hamleler atılmaya çalışılmazken, herkes gittikçe daha çok "uç"lara sürükleniyor.

Ben, bundan önceki sakağa çıkılamayacak durumları, müdahaleleri şahsen yaşamadım. Ama ülkede, gittikçe dahada keskin uçlara ilerleyen kişiler tarafından ortalığın karıştırılmak istendiğini çok yerde okudum. İnsanları fark ettirmeden doldurarak, kendi istediğini "dayatmak" isteyen güçlerin sonu, bu ülkede hiçbir zaman hayırlı olmamıştır. Atatürk ilke ve inkilaplarının her zaman "Anayasa" olacağı bu ülkede, hiçkimsenin hiçbirşeyden korkmasına gerek yok. Atatürk Türkiyesi'nin yetiştirdiği gençler, gerektiği zaman fiili savaşa da girecektir, manevi savaşada..

Yazının devamını okuyun...