Mert Aydın'dan Kutsal Forma Örnekleri

0

Saat: 15:10 | Yazar: Burak Doğan


Bir önceki yazımda, Inter'in formasını neden değiştirdiğini ve ne amaçla kullandığını yazmıştım, daha doğrusu alıntılamıştım.. Şimdi ise, çok daha geniş, çok daha farklı örneklerin bulunduğu bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.. Sporx yazarı Mert Aydın, toparlamış, birleştirmiş ve Kutsal Formalar... başlıklı bu yazıyı bizlere sunmuş.. Bizede paylaşmak kalıyor..

Takımların formaları kutsaldır birçoklarına göre. Basit bir tişört olmaktan çıkmıştır taraftarın gözünde. Bu yüzden de belirli bir klasiğe dönüşmüştür bu formalar. Öyleleri vardır ki içindeki futbolcuyu tanımasanız bile mutlaka gözünüz ısırır bir yerlerden. Biz de bunlardan bazılarının hikayelerine göz atmak istedik.

İşte Celtic. Glasgow kentinin düşman kardeşlerinden Katolik olanları kendilerine has yeşil-beyaz enlemesine çubuklu formalarıyla hemen tanınır. Dedik ya içindeki futbolcuyu tanımanıza gerek bile yok. Öncelikle şunu belirtelim. İrlandalı Katoliklerin takımı olan Celtic’in formasının renginin yeşil olması kadar normal bir şey yok. Zaten Celtic maçlarında sıkça gördüğümüz yeşil ağırlıklı İrlanda bayrakları her şeyi açıklıyor. Ama ya peki o enlemesine çizgiler. Bunun nedeni aslında ragbiye dayanıyor. Baktığınızda ragbi takımlarının da formaları benzer şekilde. Amaç enlemesine çizgilerle sporcuları daha iri göstermek. Bu kadar basit...

Ajax’a bakalım. Onların da forması kendine hastır. Beyaz üzerine ortada kalın, kırmızı bir çizgi. Bu formanın hikayesi de ilginç. Aslında Ajax’ın forması beyaz, kırmızı ve siyahtan oluşuyormuş. Bunun nedeni de Amsterdam şehrinin bayrağının renkleri olmasıymış. Ne var ki takım 1911’de ilk kez 1.Lig’e çıktığında formasını değiştirmesi istenmiş. Çünkü o dönemlerde deplasman forması mantığı yok ve aynı renklere sahip Sparta Rotterdam, ligde yerini önceden almış. Sonuçta bugünkü forma siyahın çıkarılması üzerine dizayn edilmiş.
Juventus’un siyah-beyaz çubuklu formasının hikayesi daha da ilginç. 1897’de kurulan Tornio ekibi 6 yıl pembe bir forma giyiyor. Ne var ki hep aynı formalar giyildiği için renkler soluyor. Bunun üzerine takımın İngiliz futbolcularından John Savage’a, “Bize forma bul” deniyor. Onun yardım istediği arkadaşı ise Nottingham’da yaşıyor ve Notts County taraftarı. Bugün Juve’nin giydiği klasik forma aslında Notts County’nin formasıdır. Ama gariban İngiliz takımının ününü çoktan aşmıştır.

Palermo, İtalya’nın güneyinde Sicilya Adası’nın takımı. Son yıllarda da ciddi anlamda güçlü bir takım oluşturdukları için pembe formaları daha fazla sırıtmaya başladı. Pembe- siyahlı forma için anlatılan hikaye de açıkçası aklımıza her daim çantasında taşıdığı Ace’yle Ayşe Teyze’yi getirdi. Kuruluş renkleri kırmızı-siyah olan Palermo’nun formaları yıkanmaktan pembeye dönüşüyor. Ayşe Teyze ortalıkta olmadığı için de doğal olarak pembe formaya talim ediyorlar.

Liverpool’un tamamı kırmızı formasına ve şortuna gelince. 1964 yılına kadar kırmızı forma, beyaz şortla sahaya çıkıyordu Liverpool. Bir gün menajer Bill Shankly, elinde bir şortla soyunma odasına daldı. Futbolcularından Ronnie Yeats’e, “Koçum şunu bir dene” dedi. Yeats giyindiğinde ağzı bir karış açık kalan Shankly, “Oğlum sanki 2 metrelik bir dev gibi oldun” diyordu. Bu denemenin ardından Liverpool hiç bırakmamacasına bugümkü kırmızı forma, kırmızı şort ikilisine kavuştu.

Athletic Bilbao ve Atletico Madrid aslında bilmeyebilirsiniz ama kardeş kulüp. İkisinin de kuruluşları birbirini takip eder nitelikte. Bilbao’da mavi-beyaz renklerle kurulan Athletic’i Madrid’de üniversite okuyan Bilbaolu gençlerin kurduğu Atletico izledi. Onlar da asıl tuttukları takımın rengi olan mavi-beyazı seçmişlerdi. İşin ilginç yanı bugün de iki takımın kullandığı kırmızı-beyaz çubuklu formaya ilk geçen Madrid ekibi oldu. Mavi kumaş bulmanın zorluğu, yorganlarda kullanılan kırmızı kumaşın bolluğu renk değişiminde başrolü oynadı. Ve kısa aralıklarla iki takım da kırmızı-beyaz çubuklu formaya geçtiler.

Barcelona forması da klasikler arasındaki yerini hep korumuştur. Üzerine reklam da almazlar. O formanın hikayesini anlatmadan küçük bir anekdot. Barcelona 1992 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası finaline turuncu bir formayla çıktı. Bunun anlamı, “Biz Katalonya’yı temsil ediyoruz” dan ibaretti. Asıl formanın mucidi ise kulübün kurucusu Joan Gamper. Ya da Katalanca olmayan gerçek ismiyle Hans Kamper. Aslen İsviçreli olan Gamper daha önce formasını giydiği FC Basel’in formasını örnek olarak seçmiş. Zaten Basel’in maçlarını izleyenler iki takımın formalarının ne kadar birbirine benzediğini fark edecektir.

Fransa’nın Toulouse takımı da mor formasıyla dikkat çekiyor. Öyle bir mor ki vallahi Fiorentina’nınkinden daha fazla göz alıyor. Bu mor formanın nedeni Toulouse şehrinin menekşeleriyle ünlü olması. Hatta Menekşeler Şehri adıyla anılıyorlar. Ve bu yüzden de bugün hepimizi şaşırtan o formayla sahaya çıkıyorlar.

Arsenal’in forması da kendine hastır. Kırmızı ağırlıklı ama kolları beyaz forma. Bu formanın mucidi ünlü WM sisteminin de babası olarak bilinen Arsenal menajeri Herbert Chapman. 1933 yılına kadar aynı renklerde farklı forma giyen Arsenal’in hocasının beyaz kol fikrinin nerene çıktığı konusunda iki rivayet var. Bir tanesine göre Chapman, tribünde gördüğü bir taraftarda kısa kollu beyaz bir gömlek üzerine kırmızı süveter tespit ediyor. Bir başkasına göreyse birlikte golf oynadığı bir arkadaşının kıyafeti ona bu ilhamı veriyor. Hangisi doğru artık bilemeyiz ama en azından Arsenal’in herkes tarafından bilinen bir forması var.

Bu hikayelere daha onlarcası eklenebilir tabii ki. Her formanın, her forma renginin bir anlamı, bir hikayesi var. Galiba futbolu halkın, çoğunluğun sporu haline getiren de içinde saflık bulunduran bu hikayeler.

İçeriği beğendiniz mi? Günlerden Bugün'ü Rss olarak ya da E-Mail alarak takip edin! E-mail ile kayıt en üstte!

Yorum Yok!?!

Yorum Gönder