Sevilla Bu Kadar Aciz Mi?
Saat: 09:48 | Yazar: Burak Doğan
Dün akşam maçtan önceki yorumlar, Fenerbahçe'nin kurayı çektiği günki yorumlardan çok daha farklıydı. Çünkü çektiğimiz kuradaki en zayıf "isim" olan Sevilla'nın, üst üste 2 sene UEFA kupasını kaldırdığını ve Şampiyonlar Ligi'ndeki son 5 maçında galip olduğunu yeni yeni anlamaya başlamıştık. İsmi zayıftı belki ama, şu anda grubu lider bitiren takımların çoğundan daha iyi ve daha konsantre durumdalardı. Haftalardır yazıldı çizildi, teknik direktörleri geldi olay oldu, güldü olay oldu ve maç saatine gelindi. Ve tabiiki tribünlerin şov saatine..
Türkiye'de, Şükrü Saraçoğlu gibi baskı yaratan bir stad olmadığını herkes kabul ediyor. Stad ağzına kadar dolu, oturacak yer yok ve susmadan bağıran 50.000'e yakın taraftar.. Belkide formunun zirvesinde olan Sevilla'nın bocalaması, istediğini bulamaması bu yüzden. Sahaya sıfır tribünlerin verdiği enerji, karşı takıma yaptığı baskı üst düzeyde. Bunda, Fenerbahçe taraftarının artık futbolu en ufak ayrıntısına kadar bilmesi, Avrupadaki stadlardaki gibi, hakemi baskı altına almayı da ekleyebiliriz.
Bu şartlarda başlayan maçtaki ayrıntıları her gazeteden siteden takip edebilirsiniz. Hatta golleride bu yazının sonunda bulabilirsiniz. Ancak benim farklı değinmek istediğim bir nokta var. Bu, Zico'nun taktiği ya da Deivid'in iyi olmaması ya da Kezman'ın yükselen form grafiği değil. Tamamen Sevilla takımının "ahlaksız" futbolu ile ilgili.
Sevilla takımı iyi bir takım, daha önce söylediğim gibi başarılı bir takım. Ama bana hiç kimse, bir Sevilla taraftarının, bu maçta takımından memnun olduğunu söyleyemez, buna inandıramaz. Peki neden?
Atılan gollerin basit olduğu, yada Roberto Carlos'un sakatlığı falan değil olay. "Yanından bir Fenerbahçeli futbolcu geçtiğinde, rüzgarıyla ağzının burnunun dağıldığı imajı veren, rezil, kepaze, ahlaksız bir kişilik sergilediklerinden" dolayı. Maç boyunca, kaptan dedikleri Daniel Alves, yanlış saymadıysam tam 4 kere, yanından Kezman geçti diye, elini uzattı diye, ayağına dokundu diye yerlerde süründü. Bu kadar kişiliksiz bir kaptan, hele UEFA kupasını üst üste 2 kez kazanmış bir takımın kaptanı, kendisini prfesyonel olarak adlandıramaz.
İlla deplasmandasın diye, beraberlik yakalandığı andan itibaren, hakemi aldatmaya yönelik yapılan bu hareketler, gerçekten çok komik ve alaksız görünüyor. Yayın süresince, bunların türlü türlü versiyonlarını, farklı oyunculardan gördük. Profesyonellik, oyunu ağırdan alma, geç başlama, sallana sallana oynama olabilir, kabul ederim. Ama her pozisyonda kendini yere atmak, yerlerde dövünmek, ağzı burnu dağılmış hastanelik olmuş gibi hareketler yapmak profesyonellik değildir. Haaa profesyonel futbolcu arıyorlarsa, maçta, kaval kemiğinin üstü resmen delinen, şampiyonlar liginde en çok forma giymiş 2. futbolcu olan Roberto Carlos'un, o andaki hareketlerini izlesinler. 2 cm çapındaki krampon deliğinin nasıl acıyacağını en iyi futbolcular bilir. Ama Carlos, o dövünen Sevilla'lılardan daha az çırpındı yerde..
Hakedin, kazanın, bütün başarılar sizin olsun. Zaten 2 sene üst üste UEFA Kupasını alarak ne kadar başarılı olduğunuzu göstermişsiniz. Bu sırada İspanya'da 4. durumdasınız ve her alanda başarılısınız. Ama ne olur böyle profesyonel ayağına yatıpta, ele aleme rezil olmayın..
Maçın golleride burada..
Sevilla'nın ne kadar kaliteli(!) ne kadar ahlaklı(!) bir takım olduğunu ve 2 sene kupayı nasıl aldığını dün gece öğrendik maalesef... Tamamen çamurla, çirkefle... Ben de adam sanırdım bunları. Maçı izlerken hem hakeme hem onlara bol bol rahmet yağdırdım. Böylesi bir takımın böyle küçük hesaplara ve ahlaksızlıklara bel bağlıyor olmasına şaşırdım.
Fenerbahce'mizi tebrik ediyorm. İnsallah ıkıncı macta guzel bir sekilde hakettighimiz sonucu alırız.
Bu ama bildiğiniz futbol değil, arsız ve terbiyesiz bir futboldur.. Bir hakem eyyamcıda olabilir, oyunuda çirkinleştirebilir, ama en azından onu bile profesyonelliğinden yapar!