Ege Üniversitesi 2. Senato Duyurusudur

0

Saat: 15:30 | Yazar: Burak Doğan


Karar:

Ege Üniversitesi Senatosu 7 Şubat 2008 tarihli toplantısında, Yüksek Öğretim Kurumlarında türbanın serbest bırakılması konusundaki gelişmeleri tartışmış ve görüşlerini konunun ciddiyeti nedeniyle bir duyuruyla kamuoyuna tekrar açıklamaya oybirliğiyle karar vermiştir.

Ege Üniversitesi Senato Duyurusu

Yüksek Öğretim Kurumlarında türbanın serbest bırakılması konusundaki gelişmeler, ne yazık ki üniversitelerden ve toplumun çeşitli kesimlerinden gelen uyarılar dikkate alınmaksızın, yasalaşmaya doğru gitmektedir.

Bu süreçte, hepimizin tanık olduğu üzere, yargı organlarından üniversitelere, sanayi ve ticaret çevrelerinden sivil toplum örgütlerine kadar çeşitli kurum ve kuruluşlar, getirilmek istenen yeni düzenlemenin, Türkiye Cumhuriyetinin olmazsa olmaz temel bir ilkesi olan laikliğe zarar vereceğini belirterek karşı duruşlarını açıkça ortaya koymuşlardır.

Her zaman vurguladığımız gibi, Üniversiteler aklın ve özgür düşüncenin hakim olması gereken kurumlardır. Üniversitelerin ayırt edici özelliği olan bilimsel inceleme ve araştırmalar, ancak bu koşulla mümkündür. Özgür düşünce, soyut bir kavram değildir. Belirli grupların normlarına ve taleplerine bağımlı, etnik ve dinsel aidiyetlerin gereklerine tabi olan zihinlerin özgürlüğünden söz edilemez. Ne kadar kutsal olursa olsun, inançların tesiri altındaki kafalar, ne özgür, ne de özerktirler. Bu yüzden Ege Üniversitesi Senatosu türbanı bir özgürlük göstergesi olarak görmemektedir.

Aidiyet sembolleri masum değildir. Özellikle etnik ve dinsel semboller, kamusal alanda dıştan fark edilmeyi sağlayarak, “biz” ve “onlar” ayrımına yol açarlar. Belirli bir sembol, dinsel inançlarla ilgili olduğunda, sembolün işaret ettiği inançtan olanlar ve olmayanlar şeklinde bir ayrım sözkonusu olacaktır. Kimdir bu “bizden olanlar” ve “bizden olmayanlar”? Öncelikle aynı dinin, yani İslamın içinde bu ayrımın anlamı nedir? İkinci olarak, sayıları ne olursa olsun, bu ülkenin vatandaşı olup başka inançlara sahip olanlar, ne durumda olacaktır? Herkes farklı bir sembol, herkes başka bir ayırtedici işaret etrafında toplanıp cemaatler halinde mi yaşayacaktır? Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde her cemaatin diğerlerini ‘ötekileştirdiği’ bir toplum yaratmaz mı? Cemaatlerin belirleyici olduğu bir toplumda bireysel hak ve özgürlüklerden söz edilebilir mi?

Hakim grupların kimlik sembollerini sergilediği toplumlar, tarih boyunca, daima farklı olanların, güçsüzlerin, marjinallerin, şu veya bu açıdan azınlıkta kalanların sindirilmesi ve ezilmesiyle sonuçlanmıştır. Ayrımcılık, kültürel ve siyasal semboller üzerinden hayata geçirilmektedir. Bu nedenledir ki, Üniversiteler ve özellikle de Cumhuriyetin Üniversiteleri, siyasal sembollerin boy gösterdiği ve nüfuz alanlarını genişletmek için mücadeleye girdiği bir platform olmamalıdır.

Cumhuriyetin ve onun ayrılmaz iki ayağını oluşturan, yurttaşlık ve laiklik anlayışlarının değerleri bilinmelidir. O Cumhuriyettir ki, Türkiyeyi, İslam dünyası içinde demokrasi ve çağdaşlık bakımından gıpta edilen bir ülke konumuna getirmiştir. Bu bağlamda, laiklik ilkesine zarar verici uygulamalara girişmek ve türbanı yasallaştırmak, tüm İslam dünyasında kadınların özgürleşmesi için çaba harcayan milyonlarca genç Müslüman kadının modellerini ellerinden almak olacaktır. Daha da vahimi, bu ülkede Cumhuriyetin ideallerine gönül vermiş, hem Müslüman, hem laik; hem inançlı, hem özgür olunabileceğine inanmış ve bu tavrıyla tüm dünyada parmakla gösterilen cumhuriyet kadınlarını, kaderlerine terk etmek gibi bir sonuç doğuracaktır.

Ege Üniversitesi Senatosu laikliği, dini inançların ve özgürlüğün teminatı olarak görmektedir. Bu görüşlerinin ışığında, Yasama Organının değerli üyelerini konu üzerinde bir kez daha düşünmeye ve çağdaş bir ülke olma idealini zedeleyecek Anayasa teklifini geri çekmeye davet etmektedir..

Kamuoyuna saygılarımızla.

İçeriği beğendiniz mi? Günlerden Bugün'ü Rss olarak ya da E-Mail alarak takip edin! E-mail ile kayıt en üstte!

Yorum Yok!?!

Yorum Gönder