Comeback Kings!
Saat: 15:00 | Yazar: Burak Doğan
Vay be.. Demekki sadece futbol oynamak yetmeyebiliyormuş, "ilahi adalet", "futbol tanrıları" ne derseniz deyin gerçekten bu sene yanımızda olduklarını görmek çok zor değil. Sonuç mu? "Şimdilik" Yarı Final.. Her an herşey olabilir.. Rüştü gol atabilir, Nihat’ın bacağı bir günde düzelebilir, bir anda rüzgar çıkıp top yön değiştirip gol de olabilir.. Şöyle bir düşünelim..
İsviçre maçı.. Yediğimiz mükemmel! gol, hemen ardından kaleye 75 cm'den dışarı vurması futbol tanrıları tarafından sağlanmış bir Hakan Yakın.. 2. devre meleklerin durmasını sağladığı yağmur, ilk önce uzun defansın arasından müzmin yedek Semih'in kafası ve dakika 92'de Arda'nın Galatasaray’da her o noktaya geldiğinde pas verdiği noktaya gelip şut çekmesi, defansın ayağına çarparken futbol tanrısının dokunuşu ve aşırtma gol.. İlk maç sadece bu kadar..
Çek Cumhuriyeti maçı.. Rakip, İsviçre'den daha zorlu.. Zaten bu durumu açıkça gösteriyorlar ve önce Koller'in golü geliyor.. Bundan sonra yakalanan pozisyonda, Koller topu orta sahadan alıp sürüyor, önünde hiç kimse yok ama futbol tanrılarını hesaba katmayıp ceza sahasına bile giremiyor.. Hemen arkasından önce bir top direkten geliyor, bu pozisyon içinde daha önce kafası yarılmış olan Emre dayanamıyor, Çek oyuncunun da kafasına kramponu giydirip bütün şartları eşitliyor. Gol mü? Yok canım top Volkan'da!! Sonrasında 2. gol geliyor ve maç 75. dakikaya kadar bu şekilde gidiyor. Bu sırada futbol tanrılarının gücü, Sabri'nin saçmalamasını sağlıyor ve dayanamayan Fatih Terim, Sabri’yi sağ beke gömüp, Hamit'i sağ açığa sürüyor ve başlıyor ataklar. İlk gol Arda'dan.. Hamit sağdan bindiriyor, soldan bindiriyor ve dakika 87'de futbol tanrıları dünyanın en iyi kalecilerinden biri olan Cech'in eldivenlerine zeytinyağlı dolma bırakıp, 1 dakika sonra topun elinden kaymasını sağlıyor.. Nihat da hazır tabiiki orada.. Ve hemen arkası.. Hamit topu alıyor, Nihat'a bir arapası, Nihattan insanüstü bir şut (fotoğrafı 2 post önce var) ve Türkiye Avrupa Şampiyonalarında gelmiş geçmiş en büyük geriden gelişi gösteriyor tüm dünyaya..
Türkiye bu.. Her zaman yumurta dayanasıya kadar yayan, maçlara sistemle değil imanla çıkan, devre arasındaki hoca gazıyla kendine gelen, sahaya yüreğini koyan Türkiye.. İşte Çeyrek Finaldeyiz.. ve Rakip Almanya'yı deviren Hırvatistan..
Maçın düzeni oyunu oynatmamaya yönelik oynamaktan çok.. Sakatlar, kartlar almış başını gitmiş.. İlk devre bitiyor, ikinci devre bitiyor, bizim 5. dakikada Hamit'in şutu, 60. dakikada Mehmet Topal'ın füzesinden başka kaleyi tutan şutumuz bile yok. O sırada, futbol tanrıları duruma el koyuyor ve Mehmet Topal oyundan çıkıp Semih giriyor. (Şayet bu maçta yenilseydik, Topal ordan çıkar mı, hiç mi futbol bilmiyorsun diye, bugün her yerde yaygara kopuyordu!) Ardından yavaş yavaş topa sahip oluyoruz diye düşünmeye başlamışken, 80. ila 90. dakikalar arası baskıyı yiyoruz, ama amaç gol yememek, ordan geliyor burdan geliyor, ona çarpıyor buna çarpıyor gol yok.. Napalım uzatmaları bekleriz bizde..
Uzatmalarda da değişen birşey yok, dakika oldu 118, ben bir tuvalete gideyim de penaltıları rahat rahat izleyeyim diyenler, önce Hırvatların golünün sesini duyup klozete yığılıyor, ardından Semih'in golüyle don mon düşünmeden dışarı fırlıyor..
Penaltılar zaten don yukarıya çekilmiş, ama kendine son derece güvenle izleniyor, bütün Türk halkı turu geçeceğimize emin. O moralle, zaten kimi koyarsanız penaltı kaçırma yüzdesi normal zamandan çok daha yüksek olur..
Bu zamana kadar futbol tanrıları hiç yardım etmedi mi sandınız? Maç boyunca pozisyon hataları yapan Rüştü, artık yaşlandığı ve reflekslerini tam anlamıyla kontrol edemediği belli olan, ama hala kendisini eskisi gibi zanneden ve maç eksiği açıkça görünen Rüştü, iki adet inanılmaz kurtarış yaptı.. ikiside Frikik, ikiside gerçekten oha dedirtecek cinsten..
Ardından iki top çizgiden çıktı falan filan.. Penaltıları saymıyorum bile.. Sonuç, Allah insanların hepsine Fatih Terim şansı versin işallah..:)
Gelelim dış basına, seyircilere, izleyenlere, yorumlara.. Ülkemizde takımımızı, oyunumuzu, antrenörümüzü oyuncularımızı herkes göklere çıkarıyor. Skor medyası dedikleri olay aynen bu işte. Yarı Final inanılmaz bir başarı, söylenebilecek hiçbirşey yok. Ama Mehmet Topal’ın oyundan çıkması, şu takımda bu kadar sakat / cezalı oyuncu varken Mehmet Topuz’un, İbrahim Toraman’ın kadroda keşke olsaydı dedirten durumları.. Fatih Terim başarılı! Görmüyor musun Yarı Final’de takım! Diyenler birde şu açıdan düşünsün.. Semih dakika 122’de o topa vurduğunda, top direkten dönseydi, acaba yine aynı şeyi söyleyebilir miydiniz? Bu takım, bu kupanın en az finalini hak ediyor yahu! Kadromuz bunu başarabilecek güçte. Doğru hamleler varken neden yanlışlarını yapalım??
Maç bittikten sonra konuşulan çok ilginç noktalar vardı elbette.. Hakem Rosetti’nin Hırvat futbolcu Srna’nın gözyaşını silmesi..
İnancımız sayesinde, Çek maçında dakika 90’da ve bu maçta 122’de gol atmamız.. Bu durumda, gerçekten çok önemli parmağı olanlar var. Örneğin Arda’nın maç 2-2 iken gol atma isteğiyle topu hemen santraya götürmesi, Tuncay’ın 2-1 iken yan hakeme 100 metrelik deparla bayrağını götürmesi Çek maçında güzel bir örnek.. En güzel örnekse, Hamit’in dakika 118’de yediğimiz golden sonra arkadaşlarını kaldırıp sahaya döndürme çabaları.. Bu inanç işte, bize zaferi getiren duygu..
"Futbol işte bu yüzden çok seviliyor. Herife bak (Semih için söylüyor) ne gol attı be!" şeklinde yorum yapması Bilic’in..
Hatta bundan önce, “Türkiye’nin gol yedikten sonra daha inançlı saldırdığını biliyordum, hep bundan korkuyordum, dakika 118’de gol attığımızda artık her şey bitti diye düşünmüştüm ama, yanılmışım. Türkler iyi takım, ama onlarda iyi takım olmanın yanında çok başka güçleri var” sözleri..
Yurtdışındaki başlıklardan falan bahsetmek gerekirse;
1693'ü anlatanlar, Türk Lokumu diyenler.. En güzeli bence Comeback Kings! (Geridönüş Kralları)
Başarı güzel şey be.. Herkesin hissettiği bir şey var bu maçtan sonra.. Bu ülkenin beraber birşeyler yaşamaya ihtiyacı var. Birlikteliğimizi hatılamak, birlikte olduğumuzda neler yapabileceğimizi hatırlamamız lazım. Gerçekten Türk'ün Türk'ten başka dostu yok ya..
Maçtan enstantaneler sizlerle.. Her ne olursa olsun, Türkiye, Avrupa Şampiyonası 2008’de Yarı Finalde…
Çok güzel yazmışsınız hocam. Biz Türkler'de bu inanç olduktan sonra final bile oynarız.
Görücez çarşamba akşamı kim ne oynayacak artık..:)
Tiplere bak yaaa çölde su bulmuşlar gibi =)
İşte mükemmel yaklaşım..:=)