Ger"ÇEK" Türkiye
Saat: 15:28 | Yazar: Burak Doğan
Gecenin üç önemli adamı vardı.. İlki bütün maç çok iyi oynayan Arda. İkincisi inanılmaz bir gol vuruşu yapan Nihat, üçüncüzü ve bence en önemlisi Hamit Altıntop. Zaten başka birşey iddia edende yok. Gelelim 3 maçın da en kötüsüne.
Elbette Fatih Terim. İlk maç yarattığı havadan, sıfır puan çekip döneceğimiz vardı sadece akıllarımızda. İkinci maçın ilk devresinin sonuna kadar da aynı şekilde devam etti bu düşünceler. İkinci devre yağmur durdu, İsviçre oyundan düştü ve iki güzel gol ile maçı aldık. İçimizdeki inanç kıpırtıları, Çek Cumhuriyeti maçının kadrosunu görünce yine yerlerde sürünmeye başladı.
İlk maçta 1-0 olmuştu durum, geri gelmiştik hatta turnuvada geriden gelen ilk ekiptik. Bu maçta, iki goldede toplara uzanmayı başarıp dışarıya tokatlayamayan Volkan, 4. hakem ve orta hakem faciaları üst üste gelince turnuvadan elendik bakışları herkesin yüzündeydi. Ama o arada haftalardır herkesin bağırdığı değişiklik gerçekleşti:
Sabrinin 2 topu üst üste kaptırmasına kızan Fatih Terim kendisini sağ beke monte etti. Dakikalar 70'i gösteriyordu. Ama Sabri oyuna yeni girmişti. Hemde Semih'in yerine. O zaman yapacak sadece bir hamle kalmıştı. Hamit Altıntop'u, bütün sene oynadığı mevkiye, orta sahanın sağına sürmek. Dolayısıyla Kazım'ı da Nihat'ın yanına ve arkasına destek olarak vermek..
O anda, Ardanın sürüklemeye çalıştığı takım hareketlendi, topu karşı kaleye yıktı ve sağlı sollu ortalar gelmeye başladı. Ama ilginç bir nokta vardı, sağdanda ortaları Hamit yapıyordu, soldan da.. Aşağıdaki görüntülerde, Arda'nın golünün ortasını yapmadan önce, sol orta sahadan Servet'in kafasına ortayı yapanda, Cech'in elinden kaçırmasına neden olan ortayı yapanda, Nihata son golün enfes pasını veren de Hamit Altıntop. Acaba Fatih Terim birşeylerin farkına varmış mıdır ki?
Gelelim maçın güzel yanlarına... Maçtan kopmuyoruz! Her ne olursa olsun, genç takımımız maçı bırakmıyor, bir o yandan asılıyor, bir bu yandan asılıyor, çekiyor ittiriyor birşeyler yapıyor. Tuncay dursa Arda basıyor, Arda dursa Nihat basıyor, Sabri geliyor, Hamit geliyor, geliyor da geliyor. Fatih Terim'in uygulayabildiği bu kavramı, bizim gençler iyi uyguluyor.
Bununla beraber takım, oynayabileceği pozisyon olan 4-4-2'yi bulduğu anda kütür kütür oynamaya başlıyor.. Nihat formda, Hamit formda, Arda formda yani stratejik adamlarımız formda. Tuncay ilk maçlara göre yükselişte ama hala yetersiz, Aurelio zaten statik, her maç aynı, (kötü olduğunu gören / duyan yok) Servet sakat ama ayakta durması mucize, Hakan Balta olduğu yerde durmaktan başka bir işe yaramıyor falan filan.
Birde süpriz paketi Volkan var elimizde.. Maçın başında harika 2 kurtarış, ardından uzanması bile zor olan topa süper uzanıp, dışarı yerine içeri tokatlaması iki goldede.. Volkan eğer kendi başarısının üzerine birşeyler koymak istiyorsa, bu topları dışarıya tokatlamayı becerebilmeli artık. Sevilla'dan 2 gol yedi evlere şenlik, 3 penaltı kurtardı Şampiyonlar Ligi rekoru. Gerçekten tam bir süpriz paketi. Dün akşam gollerini yedi, 2 önemli kurtarış yaptı, ama Lincoln'e yaptığının daha hafifini yapıp sahayı paşa paşa terketti. Be adam, dakika 90! 3-2 öndesin, bir sonraki maç Çeyrek Final! Kendini daha nerede gösterebilirsin! Tut şu elini kolunu, Koller kendi kendine 2.02'lik boyuyla Allaha yakın, sana uzak olsun hiç mi kafan çalışmıyor. Gördük, o pozisyonda diz ile girmeye kalktı sana, ama sende yapma bu kadar, bir Lincoln yüzünden Türkiye'de kaleyi Serdar'a kaptırıyordun, şimdide Çeyrek Finali kaçırıyorsun..
Ve en güzel zaman, maçın sonu. Dillerde Nihat'ın muhteşem gol vuruşu, Hamit'in ustalık kokan 3 asisti, Arda'nın değerini gittikçe katlayan oyunu ve malesef Volkan'ın kırmızısı.. Tuncay'ın kalede virgül gibi kalmasına ne diyeceğiz peki? Ya maç penaltılara gitseydi?...
Yorum Gönder